Olmadı Hıncal Uluç
Hıncal Uluç, bilgiden yoksun bir yazıyı kaleme alarak köşesine halk otobüslerini taşıdı. “Halk değil, ‘Halt’ otob” başlığı adı altında kaleme aldığı yazıda tüm sektörü itham altında bıraktı ve denetimsizliklerden yakındı.
30 yılını bu sektöre vermiş ve aynı zamanda bir halk otobüsü işletmecisi olarak Sayın Hıncal Uluç’a bu yazısında bilgisizliğini ortaya koymasını hiç yakıştıramadım.
Değerli okuyucular, önce gelin Sayın Hıncal Uluç’un kaleme aldığı yazısına hep birlikte bakalım. Ardında da cevabımızı bir bir verelim: “Halk Otobüsleri demek, denetimsizlik, başıboşluk mu demek? Kim denetleyecek? Kendi otobüslerini denetleyemeyen Belediye mi? Güldürmeyin beni. Ama birilerinin İstanbul halkına artık sahip çıkması lazım. Tabakhaneye gitme zorunda olan bir Halk Otobüsü geçen hafta 10 çocuk annesi bir kadını öldürdü. Suna Düzyol, otobüsten inerken, bir ayağı yerde, öteki otobüsteyken, gaza bastı şoför efendi. Suna Hanım 15 metre sürüklendi. Çığlık bağrış, cinayet arabası durduğunda artık çok geçti.. Peki şoför ne oldu? O otobüsün sahipleri ne oldu? O otobüsleri böyle başıboş bırakanlar ne oldu? Suna Düzyol öldüğü ile kaldı, her zaman olduğu gibi. Kış bastırınca, bu hurda yığınlarından şikâyetler de arttı. En çok şikâyet, soğuklar. Otobüsler buz gibi. Çünkü çoğu tarihi arabaların kaloriferleri çalışmıyor. Bunlar nasıl muayeneden geçmiş, nasıl, hem de toplu insan taşıma aracı olarak kullanılıyor bilen beri gelsin. Altından metro hattı geçen Zincirlikuyu- Taksim arasında bu otobüsler niye işliyor? Metro üst trafiği rahatlatma aracı değil mi? Altta metro giden güzergahın üzerine otobüs koymak, hangi müthiş zekanın işi, onu bilen var mı? İstanbul sahipsiz. İstanbul plansız. İstanbul yönetilmiyor…”
Önce “Halt”ın kelime anlamına bakalım: bir şeyi başka bir şeyle karıştırma. Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma. Uygun olmayan, beğenilmeyen şey: zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey. Halt’ın Anadolu’daki kullanım anlamı ise; adi suç işlemek. İstanbul’da halk otobüslerini denetleyen trafik ekipleridir, İETT’dir. Bunun denetimi Hıncal Uluç’a kalmamıştır. Bırakın bir halk otobüsü şoförünü, dünya üzerinde yaşayan hiçbir canlı, bir başkasını kasten öldürmez. Buradaki kaza, dikkatsizlikten meydana gelmiştir. Halk otobüsü şoförü de dikkatsizliğinin cezasını adalet önünde almıştır. Bir kişinin yaptığı dikkatsizliği de genele yaymamak gerekir!..
Bugün İstanbul genelinde 2500 civarında özel halk otobüsü bulunmaktadır. Bu sayı İETT ile birlikte 5550 adettir. (Türkiye genelinde ise 15 bin adet halk otobüsü bulunmaktadır.) İstanbul’da bir otobüs günlük ortalama 18 saat hizmet vermektedir. Yine İstanbul’da ölümlü trafik kazaları yıllık bir elin 5 parmağını geçmemektedir. Otobüslerin karıştığı kaza oranı ise yüzde 5’tir. Genelde vurulan taraf halk otobüsüdür. Halk otobüslerinin yüzde 90’ının sigorta işlemleri şirketim tarafından yapılmaktadır. Araçların kaza oranlarını da buradan takip edip, dosyalıyoruz. Sayın Uluç, merak ediyorsan gel arşivlere bakalım. Bu arada kaza oranlarını ve nasıl kazaya karıştıklarını sende öğrenmiş olursun…
Otobüsler hiçbir zaman başı boş değildir! İETT tarafından büyük bir titizlikle denetimleri yapılmaktadır. Sayın Uluç, yine yazısında diyor ki; Kış bastırınca hurda yığınlarında şikâyet arttı. Kaloriferler çalışmıyor, çoğu tarihi araç! Buradan belli oluyor ki Sayın Hıncal Uluç, hiçbir zaman halk otobüsüne binmemiş, halk otobüsünün de ne olduğunu bilmiyor!
Hurda yığını dediği otobüslerin bugün 2012 ile yaş ortalaması dünya sıralamasının çok çok üstünde 0-5 yaş grubundadır. Şuanda 2000 modelin altında piyasada halk otobüsü hiç yok. Özellikle yeni Erguvan otobüslerin girmesiyle birlikte bu ortalama 0-3’e inmiştir. Kaloriferlerin çalışmama durumuna gelince, burada da eksik bilgi var. Birçok arabanın kalorifer sistemi motor ısısı ile bağlantılıdır. Trafiğin yoğun olduğu saatlerde motor devrini almadığı için ısınmada problem oluyor ama öyle aşırı derecede değil. Araç devrini aldığında ise içeride zaten fırın gibi!
Sayın Hıncal Uluç’a özel halk otobüsü tarifini kısaca yapalım ki öğrensin!
Özel halk otobüsü kavramı 1982 yılından önce vardı ama bu tarihte bir resmiyet kazandı. Anadolu’nun diğer kentlerinden İstanbul’a göçlerin yoğunlaşmasıyla birlikte İstanbul’da toplu ulaşım sorunu ortaya çıktı. İETT talebi karşılayamıyordu. O zamanlarda elinde otobüsü olan vatandaşlara belediye bir şans tanıdı. 86-87 yıllarında talebin daha da artmasıyla birlikte otobüsler büyütüldü. Dönemin markalarından Mercedes ve Man otobüsleri İstanbul’da özel halk otobüsü olarak hizmet vermeye başladı. O tarihlerde bile İETT daha düşük model araçlarla hizmet verirken, özel halk otobüsü işletmecileri yeni araçlarla hizmet veriyordu. Yeni ihalelerin açılmasıyla birlikte halk otobüsü sayısı da talebe oranla çoğaltıldı.
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde esnaf ile toplantılar yapıldı. Bu toplantıların akabinde otobüslerin yenileme çalışmaları başladı. Mercedes, Man ve BMC ile görüşmeler yapıldı. Fabrika turları düzenlendi. 99 ile 2002 yılları arasında İstanbul’daki özel halk otobüslerinin ortalama yaşları 0-3 gurubuydu. O günden bugüne de araçlar sürekli yenilenerek hizmet verildi.
İETT Genel Müdürlüğü görevine Sayın Dr. Hayri Baraçlı’nın getirilmesiyle birlikte yeni bir sayfa açıldı. İETT ile halk otobüs şirketleri arasındaki diyalog güçlenerek arttı. Şoförler eğitim geçti. Şirketler daha da kurumsallaştı. Biletçiler kaldırıldı, kısmi havuz sistemine geçildi. Sayın Uluç, “Tabakhaneye gitme zorunda olan bir Halk Otobüsü” diyor. Halk otobüslerinde şuanda böyle bir durum yok ki, hizmet yarışı var. Kaliteli hizmet sunmanın hesapları var. Tabi kaliteli hizmet sunmak adına da Genel Müdür Sayın Dr. Hayri Baraçlı ve Genel Müdür Yardımcıları Mümin Kahveci, Dr. Hasan Özçelik ve Dr. Maşuk Mete’nin büyük katkıları oldu. Otobüsler sürekli denetimden geçiyor. Şoförler düzenli eğitimden geçiyor. Her hat başında bir hareket amiri, araçları sürekli denetliyor. Araçlar geziliyor, eksikleri gideriliyor. Onun için denetimsizlik demek sözünü ben bilgisizlik olarak algılıyorum. Halk otobüsüne kalkıp da halt otobüsü demekle bilmediklerini bilmiş gibi yazan Sayın Hıncal Uluç’a hiç yakışmıyorum!
2012 Haziran ayına kadar ise kentte hizmet veren tüm otobüsler engelli taşımaya uygun hale getirilecek. Şuanda otobüslerin büyük bir kısmı da zaten alçak tabanlı araçlar olarak hizmet veriyor.
Göksal PURTUOĞLU