17 Ekim Türkiye kooperatifçiliği
Birleşmiş Milletler 2012 yılını kooperatifçilik yılı olarak ilan etti. Bizim ülkemiz de geçte olsa Birleşmiş Milletler’in bu planından esinlenerek kooperatifçilik strateji eylem planını hazırladı.
Gerçekten de ilk bakışta bu eylem planının içeriğine bakıldığında kooperatiflerin örgütlenmesi, denetlenmesi, eğitilmesi, finans kaynaklara erişimi bakımından çok ciddi düzenlemeler içermektedir. Ne hazindir ki ülkemizin kalkınmasında ve gelişmesinde temel taşı olan kooperatifçilik “komünist rejimin kırıntılarıdır” bahanesi ile kenara atılmış, anayasamızın 171.maddesinde kooperatiflerin desteklenmesine dair amil hükmüne rağmen kooperatifler geri bırakılmıştır.
4925 sayılı karayolu taşıma kanunu ve taşıma mevzuatı hazırlandığında, motorlu taşıyıcılar kooperatiflerinin yok sayılması bu konuya verilebilecek en önemli örnektir. Bu strateji eylem planında da maalesef motorlu taşıyıcı kooperatifleri gene sayılmamıştır. Diğer bütün kooperatif türlerine çeşitli avantajlar sağlanmış olmasına rağmen motorlu taşıyıcı kooperatiflerinin bu eylem planında adının bile geçmemesi motorlu taşıyıcı kooperatiflerinin örgütlerinin zayıf olması ve sözde merkez birliğinin konunun üzerinde durmaması, her yıl sahil kentlerinde beş yıldızlı otellerde sadece kooperatif başkanlarına üç günlük tatil yaptırarak bir senelik hâsılatını almasından kaynaklanmaktadır. 4925 sayılı karayolu taşıma kanunu çıkarıldığında da mevcut yönetim mevzuata teslim olduğunda, bir avuç kooperatifle kurduğumuz kamyoncu kooperatifleri platformu, yasayı kısmen kooperatiflerin lehine çevirmişse de maalesef yetersiz kalmıştır. Kanaatimce bu strateji eylem planının motorlu taşıyıcılar kooperatiflerinin lehinde yürümesi için kamyoncu kooperatiflerinin 2004’te olduğu gibi çizmeleri giyip Ankara yolunu aşındırmaları gerekecektir.
Motorlu taşıyıcı kooperatifleri 1163 sayılı kooperatifler kanunundan ziyade 4925 sayılı karayolu taşıma kanunundan esinlenerek farklı bir yasal zemine oturtturulması gerekmektedir. Veya 1163 sayılı kooperatifler kanunu yeniden realize edilecek ise motorlu taşıyıcı kooperatifleri diğer kooperatiflerden farklı bir madde olarak ele alınmalıdır. Motorlu taşıyıcı kooperatifleri aynı zamanda birer ticari işletmedir. Yıllık 100 milyon ciroya erişen kooperatiflerimiz var. Ayrıca motorlu taşıyıcı kooperatiflerinin üyelerinin hepsi ayrı ayrı birer ticari işletmedir. Yani motorlu taşıyıcı kooperatifleri aynı zamanda taşıyıcı işletmelerinin bir bütünüdür. Finansman olanaklarının sağlanması, araç tedarik zincirlerinin yönetilebilmesi için motorlu taşıyıcı kooperatiflerine anayasamızın amil hükmüne göre pozitif bir ayrımcılığın sağlanması gerekiyor.
Kamyoncu esnafının motorlu taşıyıcılar kooperatifi bünyesinde örgütlenebilmesi için kamunun motorlu taşıyıcı kooperatiflerine bazı maddi olanakları sağlaması gerekiyor. Örneğin, kooperatif üyesi bir taşımacı esnafının ayrıca ticaret odasına veya şoförler odasına aidat ödememesi gerekiyor. Bütün finansman sorunlarını kooperatif üyeliği ile aşması gerekiyor.
Konunun başka bir boyutu, Sayın Başbakanımızın 17 Ekim tarihinde Ankara Ticaret Odası’nda kooperatifçilik stratejisi eylem planını açıklamasıydı. Bilindiği gibi 17 Ekim tarihi, sol ve sosyalistler için çok önemli bir tarihtir. Bu tarihin tesadüfen seçildiğine şahsım olarak inanmıyorum. Sayın Başbakanımızın komün yaşamın desteklenmesi bağlamında böyle bir tarihi seçmiş olması gerçekten takdire şayandır. Anayasanın 171. Maddesinde kooperatiflerin korunması emir edilmesine rağmen bir türlü uygulanmadı. Umarım bu stratejik eylem planı da bu anayasa maddesi gibi havada kalmaz. Kalmaması için de kooperatifçiliğe gönül veren herkesin canı gönülden çalışması gerekiyor.
Bu vesileyle ülkemizin ve cefakar taşımacı sektörümüzün kurban bayramını kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Saygılarımla
Nizamettin Karadağ
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.