Türkiye ile olan sınırındaki kaçak göçmen hareketliliğinden rahatsız olan Yunanistan, Meriç kıyısını tel örgüyle kapatmaya hazırlanıyor. Kamu Düzeni Bakanı Hristos Papuçis, “Kara sınırlarımızda çit oluşturmayı planlıyoruz” diyerek bu yeni adımın ilk işaretini verdi. Papuçis, Yunan ekonomisinin daha fazla kaçak göçmen barındırmaya tahammül edemediğini belirterek “Daha fazlasına dayanamıyoruz. Uluslararası koruma altında ya da iltica hakkı bulunanların dışında ülkede yabancı göçmen kalmayacak. Diğerleri ya kendi istekleri ile gidecekler ya da sınır dışı edilecekler” diye konuştu. Yunan bakan, kaçak göçmenlerle ilgili olarak Türkiye ile AB arasında bir anlaşma sağlanmasının zaruri olduğunu vurguladı. Kamera ve alarm sistemi İlk aşamada 12,5 kilometrelik bir hatta yerleştirilecek tel örgüler, 3 metre yüksekliğinde olacak. Çitin tam mevkii, Türk-Yunan sınırını oluşturan Meriç Nehri civarındaki Kumçiftlik (Orestiada) bölgesinin Bosna (Nea Vissa) köyü yakınları olacak. Bu nokta, kaçak göçmenlerin en yoğun geçiş bölgesi olarak gösteriliyor. Tel örgülerin üstüne ayrıca kamera ve alarm cihazları da konuşlandırılacak. Yunan polisi ve AB Frontex gücü 24 saat boyunca 12.5 kilometrelik tel örgülerin arkasında devriye gezecek.
Sınırın tamamını kapatmaktan vazgeçtiler Yunan Kamu Düzeni Bakanlığı’nda tüm Meriç sınırı boyunca tel örgü çekilmesi senaryosu da incelendi. Ancak Meriç Nehri, mevsime göre yatak değiştirdiğinden, Türkiye ile sınır sorunu yaratabileceği ve bölgeye ekonomik açıdan zarar verebileceği düşünülerek bu formülden vazgeçildi. AB’nin sınır polisi de orada Avrupa Birliği’nin sınır güvenliğinden sorumlu Frontex örgütü, geçtiğimiz aylarda bir kez daha gündeme gelen kaçak göçmen sorunu nedeniyle aynı bölgeye intikal etmiş ve 100 kadar memurunu, sınır boyunca stratejik noktalara yerleştirerek kaçak göçmenlerle mücadelede Yunan güvenlik güçlerine yardımcı olmaya başlamıştı. İstatistiklere göre Yunanistan sınırlarından içeri giren kaçak göçmenlerin üçte biri Türkiye’den geliyor. Lozan görüşmelerinin ilk turunda tam bir anlaşma sağlanamamış ve daha çok maddi konuların ve savaş tazminatların ele alındığı konferansın 23 Nisan 1923'de başlayan ikinci bölümünde Yunanlıların açtıkları savaş sonucu verdikleri zararın karşılanabilmesi için 4.000.000 altın frank savaş tazminatı ödenmesi kararlaştırılmıştı. Bir süre sonra TBMM hükümeti ile Yunanistan hariç tüm devletlerarasında anlaşma sağlanmış, Yunanistan’la ise Savaş Tazminatı ve Batı Trakya’daki topraklar konuları çözülememişti.
Savaştan mağlup taraf olarak ayrılan Yunanistan, savaşın tüm ekonomik kaynaklarını eritmesi ile ve karşılayacak maddî hiçbir gücü kalmamıştı. Bu yüzden Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç ve Bosnaköy çevresini 24 Temmuz 1923'de antlaşmanın ek protokolünü uyarak Türkiye&ye bırakılan köy halkı şimdide mültecilerden dertli Bosna Köyü halkı da tedirgin Son dönemlerde artan mülteci geçişlerinin çok olduğu bölgelerden Yunanistan sınırına 1,5 km uzaklıkta olan Bosna köyü halkı da gergin. Köy halkı; “Gecenin bir yarısında bakıyorsunuz köpekler havlıyor, dışarıya bakmaya korkuyoruz.15-20 kişilik gruplar kapının önünden geçiyor ama hır mıdır hırsız mıdır, bilemiyorsun. Biraz tedirginlik oluyor.” diye konuşuyor.
Köy sakinlerinden Sami Akın: ”Gece mülteci geçiyor, buğday tarlalarımızı hep ezip geçiyorlar. Yalnız olduğumuz için korkuyoruz. Hava çok soğuk olunca yada sisli olunca gece bir bakıyorsun kapının önünden gruplar halinde insanlar geçiyor. Başka dillerde konuşuyor. Malımız var canımız var. Gazetelerde okudum, çit yapacaklarmış. İyi olacağını düşünüyorum. Geçişler azalır, içimiz rahatlar, bir nebze olsun güven doğar içimize. Bizler burada hayvancılıkla uğraşıyoruz.40 baş hayvanım var adamın mülteci mi hırsız mı olduğunu anlayamazsın ki. Yunanistan devleti bu şekil bir şey yaparsa bizim içinde kendileri içinde iyi olacağını düşünüyoruz. Tel örgü örülürse hayvanlarımızda karşıya geçmez.” Mısır tarlaları yan yatar oldu Köy halkından Burhan Derez: “Benim bu tarlam 10 dönüm geceleri buradan geçen mülteciler mısır tarlasının daha güvenli bulduklarından içerisinden geçiyorlar. Çünkü mısırların boyları uzun, ileriden ve arkadan bakan göremediği için bunların arasından geçiyorlar. Mısır tarlam her gün biraz da yere yatmış vaziyette görüyorum. Kahroluyorum ama yapabileceğim bir şey yok. Bakın şu tarlanın haline mısırlar tamamen yere yatmış. Yunanistan çit mi çekecek duvar mı örecek? Ne yapacaksa yapsın, benim tarlalarım kurtulsun bu mülteci gazabından.”