Sürdürülebilirlik; şirketlerin çevreye, insan haklarına, sosyal ortama ve bütün paydaşlarına önem vererek rekabet etmesi, kârlı çalışması ve bunları devamlı hale getirmesidir. Ancak bu şekilde büyüme, kârlılık ve rekabet gücü sürdürülebilir olabilir.
Sürdürülebilirlik, daimî (sürekli) olma yeteneğidir.
Sürdürülebilirlik; 90 yaşında vals yapabilmektir, 90 yaşında 18 yaşındaki zihin zenginliğine sahip olmaktır, 90 yaşında kanın deli akabilmesidir.
Lojistik işini profesyonel olarak firmaların ve kişilerin, “sürdürülebilir lojistik” için çok daha hızlı koşmasının zamanı gelmiştir.
Lojistik faaliyetler, çevreyi olumsuz etkiliyor. Dünya sera gazı salınımın 6%’sı ticari mal taşıma ve lojistik (depolama, paketleme vs.) faaliyetlerden kaynaklanıyor. Bu oranın 89%’u taşıma (57 %’si karayolu, 18 %’i denizyolu, 11 %’i havayolu, 4 %’ü demiryolu) ve 11%’i tesisler & depolardan gelmektedir. İngiltere’de CO2 salınımının %3’ü, depo kaynaklıdır. E-Ticarette dağıtım yapılacak kişi evde ise 181 gCO2 salınım, tekrar iki gün gidilmesine rağmen teslim edilemedi ise 316 gCO2 salınım ve müşteri iadesi depoya (40 Km) getirilirse 8.300 gCO2 salınım oluşur. İlgilenenler, “Özür Dileriz Dünya Lojistik de Suçlu” yazımı okuyabilir.
Lojistik, insan ve emek yoğun iştir. Lojistik işini yapan insanların (yönetici, beyaz veya mavi yaka) hakları ne kadar iyi korunuyor? İnsanca çalışmaya uygun iş ortamı (ücret, temizlik, iş güvenliği, meslek hastalığı vs.), çalışma saatleri ve fazla mesai, ayrım (ırk, din, dil, cinsiyet) vb. gibi unsurlara ne kadar dikkat edilmektedir. İlgilenenler, “İnsan Hakları ve Tedarik Zinciri” yazımı okuyabilir.
Trafik kazaları, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisidir. TÜİK verilerine göre kazalarının 22%’si ticari araçlar (kamyon, kamyonet, çekici) tarafından yapılmıştır. Bunların karıştığı kazalardaki ölüm oranı, toplam ölümlü kazaların 33%’ü ve yaralanma oranı ise toplam yaralanmalı kazaların 22%’sidir. Bu araçların sürücülerinin ölüm oranı, toplam ölen sürücü ölümlerinin 23%’ü ve yaralanma oranı ise toplam yaralanan sürücülerin 16%’sıdır.
Soma’daki maden faciası (13.05.2014), İstanbul’daki “asansör” faciası (07.09.2014) ve diğer iş kazaları, Türkiye’de “iş güvenliğinin” göz ardı edildiğini ve iş güvenliğine gerekli önemin verilmediğini gösteriyor. Türkiye’deki lojistik ile ilgili faaliyetlerde ve bunun özelinde nakliye ve depolarda “iş güvenliğine” nasıldır? Bu faaliyetlerde “iş güvenliğine” önem veriliyor mu? Tehlikeli İşler Yönetmeliği’ne göre nakliye ve depolar, “tehlikeli iş yeri” olup çalışanların “iş güvenliğini” düzenleyen onlarca yasal düzenleme vardır. Öte yandan; bu yasal düzenlemelere rağmen iş güvenliği için yapılması gerekenler, DOĞRU yapılmazsa hem çalışan hem de işveren için önemli sorunlar ortaya çıkabilir. Burada yasal yaptırımlara uyumdan çok daha önemli olan, “insan canının” önemidir. İlgilenenler, “Seri Katiler ve Kiralık Katiller” yazımı okuyabilir.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) verilerine göre 2012’de dünya petrol tüketiminin %64’ü (1973’de 45%) ve dünyadaki mevcut bütün enerji kaynaklarının tüketiminin % 28’i ulaştırma faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır (TUİK verilerine göre Türkiye’de 2012’de 23% ve % 95’i karayolu taşımacılığı).
BM Enerji Programı’na göre dünya enerji tüketimin 40%’ı, su kaynaklarının 25%’i ve diğer kaynakların 40%’ı binalarda tüketilmekte ve sera gazı emisyonunun 1/3’ü binalardan kaynaklanmaktadır. UEA’nın verilerine göre ABD’deki binaların tükettiği toplam enerjinin 8%’i, depolar (toplam bina alanının 14%’ü ve toplam bina sayısının 12%’si) tarafından tüketilmektedir (İnşaat Mühendisleri Odası’nın verilerine Türkiye’deki binalar, toplam enerjinin 30%’unu tüketmektedir.)
NOT: sadece daha az CO2 salınımlı “yeşil” kamyonlarla veya intermodal veya demiryolu taşıması ile enerjinin korunması, küresel ısınmanın azaltılması ve çevrenin temiz tutulması sağlanamaz. Lojistik faaliyetlerde (depoda verimlilik ile daha az ekipman, daha iyi envanter yönetimi ile daha az alan ve daha az alanda daha az enerji tüketimi, iş planlaması ile geç saatlere kalmak yerine depoda gün ışığından faydalanma, paketlemede değişim, ağaç doluluk oranı, doğru sipariş karşılama yönetimi ile daha az "back order" ve daha az tekrar taşımalar vs...) iyileştirmelerin yapılması zorunludur.
Müşteri memnuniyeti ile ilgili çok şey yazarım AMA…..
Eğer, çevre korunmazsa!
Eğer, iş sağlığı ve güvenliğine gerekli ve yeterli önem verilmezse!
Eğer, insanca çalışma ortamı yaratılmazsa! (hem mevcut insan kaynağı hem de gelecekteki insan kaynağının tercihlerini ve kararlarını olumsuz etkiler)
Eğer, enerji kaynaklarının korunmasına gerekli ve yeterli önem verilmezse!
Eğer, müşterinin memnuniyetine gerekli ve yeterli önem verilmezse!
Eğer, çevreye, insana ve topluma gerekli ve yeterli önem verilmezse!
Çalışılacak iş ortamı da kalmayacaktır.
UTİKAD tarafından 08 Nisan 2015 tarihinde düzenlenen "Sürdürülebilir Lojistik Belgesi" seminerine katıldım. Bu seminerde “Sürdürülebilir Lojistik Belgesi" hakkında bilgiler verildi.
UTİKAD ve Bureau Veritas, UTİKAD üyeleri ve lojistik sektöründeki diğer firmaların “sürdürülebilir performans” göstermesi için proje geliştirmiştir. Bu projenin amacı; lojistik firmalarının çevrenin korunması, enerji tasarrufu, iş sağlığı ve güvenliği, çalışan (insan) hakları, yol güvenliği, varlık yönetimi, müşteri memnuniyeti ve geri bildirimi ve yasal gerekliliklere yönelik uygulamalarını iyileştirmeleri veya geliştirmeleri ve bu çalışmaların sonucunda firmaların bunlara uyumunun “Sürdürülebilir Lojistik Belgesi” ile belgelendirilmesidir.
UTİKAD Başkanı Sayın Turgut ERKESKİN ve Sayın Başkanın şahsında UTİKAD’a, lojistiğin ve lojistik faaliyetleri gerçekleştiren firmaların “sürdürülebilir” performans göstermesi adına gayretlerine teşekkür ederim. UTİKAD’ın bu konuda “başat” rolünü üstlenmesi çok önemlidir. UTİKAD’ın bu gayreti desteklenmelidir.