''Gıda taşıması ve FRC (ATP Konvansiyonu'' başlıklı daha önce bu köşede yayınlanmış yazımızda önemine değindiğimiz ATP Konvansiyonu 10 Mayıs 2012 tarih 28288 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bir önceki yazıya büyük katkı sağlayan gıda taşıması konusunda uzun yılların birikimi ve tecrübesine sahip Sevgili İbrahim Baki ile birlikte hazırladığımız Güncel soğuk zincir lojistiği ve ATP konvansiyonunun getireceği katkıları bilgilerinize sunarız.
Bozulabilir Gıda Maddelerinin Uluslararası Taşımacılığı ve Taşımalarda Özel Araçlar Kullanımı anlaşması olarak bilinen, Fransızca baş harflerden oluşan ATP anlaşması 1 Eylül 1970 tarihinde Cenevre'de imzalanmış ve 21 Kasım 1976' da yürürlüğe girmiştir. Anlaşma yürürlüğe girdiği tarihten itibaren birçok kez revize edilmiş, teknolojik ve bilimsel tespitlere göre güncellenmiştir.
İlgi sözleşmeye başta 7 ülke İmza atarak taraf olmuş, süreç içersinde toplam taraf olan ülke sayısı bugün itibariyle 52'ye ulaşmıştır.
Taraf Ülkeler bozulabilir gıda ürünleri için bu sözleşmede belirlenen teknik-teknolojik detayları içeren araçların Soğuk Tedarik Zinciri'nde daha aktif ve verimli olacağına inanmış oldukları çözüm önerileri için sözleşme üzerinde bazı değişiklikler yapılması şeklinde B.M.(Birleşmiş Milletler) Genel Sekreterliği’ne başvurabilirler.
İş bu anlaşmanın amacı;
- Özel taşıma araç ve aletlerinin kullanılması,
- Gıda Ürünleri'nin hangi Taşıma Modu'na göre taşınacaklarının belirlenmesi,
- Ürün çeşidine göre taşıma ısı derecelerinin belirlenmesi ve ürünlerin gerekli ısı derecelerinde taşınmasının sağlanması,
- Konu ile ilgili gelişmelerden üye ülkelere bilgi akışının sağlanması, yeni teknoloji-buluş-ArGe faaliyetlerinin bu taşıma moduna katkılarının tespiti ve uygulanabilirliklerinin test edilmesi,
- Ürünün üretim-ambalajlama-depolama-raf ömrünün uzatılmasını sağlayacak bilimsel çalışmaların paylaşılması,
- Mevsimsel üretim noktalan ve tüketim noktalarına ulaştırılmasının ürün üzerindeki etkilerinin paylaşılması,
- Bozulabilir ürünlerin kaliteli saklama şekli ve standartlarının yükseltilmesi,
- Hedef olarak Uluslararası Kabul Görmüş Standartların belirlenmesi ve bu ürünlerin üretimden nihai tüketiciye kadarki süreçlerinin kolaylaştırılması olarak sıralanabilir.
Genel olarak Gıda ürünlerinin üretiminden tüketimine kadar Soğuk Tedarik Zinciri’nin denetlenmesi ve zincirin kırılmasının önlenmesi olarak özetlenen bu anlaşmada, bu sevkiyatlarda kullanılacak araçların üretimlerinde, teknik donanımlarında ürünlere zarar verecek herhangi bir metalin, kimyasalın kullanılmaması gerekmektedir. Ayrıca taşınması gereken ürünlerin ürün özelliğine göre ön soğutmaya tabi tutulması, hangi ısı derecelerinde taşınmasının gerektiği, dondurulmuş ürünlerin bu aşamaya gelene kadarki süreçleri dahil denetlenmesi önem arz etmektedir.
Taşımayı yapacak araçların ATP anlaşması gereklerine uygunlukları testlerle akredite edilmiş servislerde yapılır. Sonuçları bir test raporu ile araca teslim edilir. Yeni üretilen bu tip araçlarda testlere uygunluk sağlanırsa ATP sertifikasının kullanım-geçerlik süresi 6 yıldır. Sertifika süresini uzatmak İçin aracın bu süre sonucunda test merkezlerinde(akredite edilmiş servislerde yeniden test edilmeleri gerekmektedir. Testten başarı ile çıkan araçların sertifika süreçleri 3 yıldır.
Soğuk Tedarik Zinciri’nde(Gıda Taşımacılığında) kullanılan araçlar üretim teknikleri ve istiap hallerine göre A-B-C-D-E-F harflerine göre sınıflandırılırlar. Uluslararası Taşımacılıkta kullanılan FRİGORİFİK araçlar ATP konvansiyonuna göre C kodu ile sınıflandırılmış ve işareti baş harflerin kısaltılmış şekli İle FRC olarak belirlenmiştir.
Belirlenen kriterlere uygun üretilmiş ve sertifikalanmış bu araçların dışında okunabilir şekilde KOYU MAVİ harflerle FRC sertifika nosu ve geçerlilik tarihi yazılması şart koşulmuştur. Ülkemizin ATP Konvansiyonuna taraf olmasının süreci, (Üzülerek ifade edelim ki Ülkemiz henüz bu sözleşmeye taraf olmamıştır.) çok geç kalınmakla beraber, 22.09.2011 tarih 24/2 Yasama Yılında 1/415 Esas numarası ile komisyondan geçen ve Meclis gündemine 77 Esas komisyon raporu ile gelen ATP Konvansiyonu'na taraf olma tasarısı kanunlaşmış, Cumhurbaşkanlığı Makamına sunulmuş, makamca onaylanarak 10 Mayıs 2012 tarih 28288 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu aşamadan sonra Bakanlar Kurulu Kararı ile Konvansiyona Katılma Onay belgeleri hazırlanacak, bu belgeler B.M. Genel Sekreterliği'ne sunulacaktır. B.M. Genel Sekreterliği'nin onayına istinaden 1 yıl sonra(ATP Şartlarına Hazırlanma Süreci) Ülkemizin sözleşmeye taraf olması kesinleşecektir.
Ülkemiz Dünya Tarım Sektörü'nün 7.büyük ekonomisidir. 2011 verilerine göre,
Yıllık Sebze Üretimi…………………..26 milyon ton
Yıllık Meyve Üretimi………………….16 milyon ton
Toplam Meyve Sebze Üretimi….......42 milyon ton
Bu üretimin Parasal değeri ise...……57 milyar TL.
Üretim yerlerinden tüketiciye ulaşana kadar gerek hasat metotları, gerek ambalajlama-depolama-taşıma-raflama ve tüketim alışkanlıkları yanlışlıkları neticesinde zayi olan miktar üretimin %25 yani 10,5 milyon ton ve parasal değeri 14,2 milyar TL.
Bu veriler sadece Meyve-Sebze için tespit edilmiş verilerdir.
Süt ve Süt-Ürünleri Et ve Et Ürünleri Deniz Ürünleri Yumurta Sektörü Hububat-Bakfiyat-Baharat-Yağlı Tohumlar Sektörleri için verilere ulaşılamamıştır. Ancak bu ürünler içinde ciddi israfların olduğu malumdur.
Rakamlar iyi etüt edildiğinde ve irdelendiğinde ATP Konvansiyonuna taraf olmamanın ve bugüne kadar geçen sürecin Ülkemiz Ekonomisi'ne vermiş olduğu hasarın boyutunun ne olduğu açık ve net olarak görülmektedir.
Kuzey-Güney/Doğu-Batı ekseninde bölgesel iklim farklılıkları gösteren bu sebeple mevsimsel ürün çeşitliliği bol olan, 3 tarafı denizlerle çevrili Ülkemizde nüfusu yoğun sanayileşmiş bölgeler-iller ile gıda üretim merkezleri arasındaki mesafeler dikkate alındığında, ürünleri sağlıklı olarak tüketiciye ulaşması için taşımayı yapacak araçların bu taşımalara uygunluğunun denetlenmesi ve Soğuk Tedarik Zinciri'nin asla kırılmaması gerekmektedir.
Antalya-Mersin-Adana'dan tarlada 40 derecede hasat edilen domates hiç bir ön soğutma ve ayıklanmaya tabi tutulmadan kasalar içerisinde ambalajlanarak üstü açık bir kamyonla 800-1000 km arası her tür fiziki değişikliğe maruz kalarak İstanbul haline gelmektedir. Hal koşulları da hepimizin malumudur. Aynı ürün oradan manav'a oradan yine aynı şartlarda tüketiciye ulaşmaktadır. Bu ürünün raf ömrü maalesef bu şekilde tüketilmiş olduğu için tüketim için alınan ürün ancak 2-3 gün buzdolabımızda katmakta ve gerisi çürüyerek çöpe gitmektedir. Örnekleri alabildiğine çoğaltmak mümkündür. Hepimizin günlük hayatında yüzleşmiş olduğumuz gerçeklerdir.
Sadece Uluslararası değil Ulusal bazda da ATP konvansiyonunun şartlarına uyulmalı, bu şartların uygulanması için sıkı denetimler getirilmeli, uymayanlara ağır ve caydırıcı müeyyideler uygulanmalıdır.
Sağlıklı gıda ve taze ürün tüketmek bir hak ve ayrıcalıksa tüketici olarak bizlerde bu süreçleri sıkı takip etmeliyiz. Sadece sürecin ATP normları ile denetlemede mümkün değildir.
Hepimizin tüketeceği kadar satın almak ve de aldığımız ürünlerin israfını önlemek gibi insani-inancı gereği bir misyonu olmalı. Dünyanın çoğu ülkesinde açlıkta yaşayan insanların varlığından haberdar iken bu kadar israfın yapılıyor olmasının izahı mümkün değildir. Kaldı ki israfın haram olduğunu emreden bir inancın sahibi çoğunluğu olan bir ülke olarak bu konuda bireysel sorumluluklarımızın daha fazla olduğunu da not edelim.
2011 yılında TARIM ÜRÜNLERİ ihracatımız 17,88 milyar dolar ve tarım sektörünün ihracattaki payı %13 civarında gerçekleştirilmiştir. Gerekli önlemlerin alınması ve ATP Konvansiyonu şartlarına uyulması durumun da hem zayi olan ürünlerin yaratmış olduğu ekonomik kayıplar geri kazanılacak hem de tarım ürünlerinin ihracatı artacaktır.
Bütün bu verilerin ışığında 1 Eylül 1976 yılında yürürlüğe giren ATP konvansiyonuna taraf olmak için bugüne kadar beklenmiş olması Dünyanın 7. büyük tarım ekonomisine sahip Ülkemize ciddi ekonomik kayıplar verdiğini üzülerek ifade ediyorum.
Günümüz Dünyasında gıda ürünlerinin tüketim süreçlerinin(raf ömürlerinin) uzatılması için yeni teknolojilerin geliştirilmesi, ArGe ve inovasyon faaliyetlerine hız verildiği dönemdeyiz.
Tarım ürünlerinin İklimsel sebeplerden dolayı yıllık rekoltelerindeki farklılıkları iyi takip eden çok uluslu gıda firmaları ürünün bol olduğu dönemlerde bu ürünlerin uzun dönem depolanma tekniklerini araştırmışlar ve bu ana yönelik depolama tesisleri yatırımlarına gitmişlerdir.
Bu sebeple bırakın ATP sözleşmesine taraf olmadaki gecikmelerimizi, şayet yeni teknoloji ve ArGe faaliyetleri İle ürünlerin taze tüketilmesi ve uzun ömürlü depolanması faaliyet ve yatırımlarından uzakta kalmamız halinde dahi ciddi kayıplar yaşayacağımızın hesaplamalarını bugünden yapmamız gerekmektedir.
Ürünlerin katma değerini artıracak her tür yatırımların teşvik edilmesi ve tarım sanayisinin desteklenmesi öncelikli hedef olarak belirlenmelidir. Unutmayalım ülkemiz tarım açısından kendine yeterli Dünyanın 6.ülkesi, Tarım Ekonomisinde ise 7.büyük ülkesi.
Kısacası olaya sadece üretici-tüketici arasındaki süreç gözü ile bakılmaması, her türlü teknolojik -bilimsel gelişmelerin yakinen takip edilmesi, ArGe faaliyetlerine önem verilmesi, üretim-tüketim sürecinde Soğuk Tedarik Zinciri’nin kırılmasına müsaade edilmemesi, bu konularda tüm yasal tedbirlerin alınması, süreçlerin denetlenmesi, uymayanlara cezai müeyyidelerin caydırıcı olması önem arz etmektedir.
Mevsimsel nitelikli ürünlerin tüm mevsimlerde tüketilecek sürece yayılması için depolama tesislerinin çoğaltılması, bu tesislerin ürün üretim merkezlerine yakın olması, katma değer yaratacak tarım sanayinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde Uluslar arası Taşımacılık Sektörüne hizmet sunan FRİGORİFİK araç sayısı 8.600 civarındadır. Bu araçların tamamı ATP Sertifikalı ve EURO-4/ EURO-5 normlarında çevreye duyarlı emisyon hacmi düşük standartları içermektedir.
Ulusal hizmet sunan Frigorifik araç sayısında sağlıklı bir veri tespit edilememiştir. Ancak özellikle sanayileşmiş bazı Gıda Sektörü Firmaları { Süt ve Süt Ürünleri, Et ve Et Ürünleri, Çikolata Sektörü v.s.) ATP Konvansiyonu şart ve kriterlerine uygun Soğuk Tedarik Zinciri örneğini kendi özmal araçları, kiralık araçlar veya plasiyer araçlar kullanmak suretiyle uygulamaktadırlar. Bu konuda başarılı örnekler sunmaktadırlar.
Temennimiz tüm Gıda Sektöründe aynı başarılı örneklerin sunulmasıdır.
Ertuğrul TARHAN