“Kaza Haberi”- “Haber Kazası” ve Kaza Tutanaklar

Ahmet Türkoğlu

“Otobüs Kaza Yaptı!” Bu bir “kaza haberi” midir, yoksa “haber kazası” mıdır? Hangisi kastedildi?  Minibüs mü, midibüs mü, şehiriçi mi, tur mu, şehirlerarası mı?

Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; hepimizin hakkı ve ihtiyacı olan “haberdar olmak” hususuna katkı için, sayısız fedakârlıklarla çalışan medya mensuplarımıza daima müteşekkiriz. Ancak, medyamızın hemen her türünde yukarıdaki başlıklarla ve değişik içeriklerle de karşılaşılmaktadır. Haberin içeriği okunana/söylenene kadar, sadece başlık okumakla/dinlemekle yetinen; “Otobüsler hep kaza yapıyor zaten!” diyor ve bu kanaatini herkese de yaymaktadır. Dolayısıyla OTOBÜSLE ŞEHİRLERARASI ve ULUSLARARASI YOLCU TAŞIMACILIK SEKTÖRÜMÜZ; bu tür yanlış kelimeli haberlerden, -haksız yere- olumsuz etkilenmektedir.
• Sektörümüze ait bir haberin; “Şehirlerarası Yolcu Otobüsü...” diye başlatılması, zihinlerde karışıklık yapmayacaktır. (Uluslararası çalışan otobüslerimizin haberlerinin de, “ULUSLARARASI YOLCU OTOBÜSÜ...” diye başlaması,-takdir olunacaktır ki- en doğrusudur.)
• Bu “dikkat” inceliği, haber tüketicilerini de yormayacaktır, üzmeyecektir ve haberi sunanlarda “hata yapmışlar” dedirtmeyecektir.
• Bu tür yanlış haberlere medyamızın hemen her türünde rastlanabilmektedir. Haberleri yazan ve editörlüğünü yapan değerli basın mensuplarının küçük bir dikkatleri ile bu tür “haber kazalarını” önleyecektir ve sektörümüz de hak etmediği sıkıntılarla karşılaşmak zorunda kalmayacaktır.

Sektörümüz ve otobüsleri hakkında kısa hatırlatmalar

Bilindiği üzere, sektörümüz mensupları; otobüslerle şehirlerarası ve uluslar arası –tarifeli- yani düzenli olarak, yolcu taşımacılığı yapmaktadır. 350 kadar firmada özmal ve kiralık olarak 30 bin kadar otobüs, günde binlerce noktadan karşılıklı hareket etmektedirler.

Otobüs tanımındaki karmaşa

Ülkemiz genelinde trafikte kayıtlı 200 binden fazla taşıt bulunmaktadır. 7 kişilikten yukarı her insan ulaştırma taşıtı, sözde AB nin, sözde uyumu bahanesiyle, önceki daha sağlıklı tanımlarımız değiştirilerek -otobüs- denmiştir. Minibüs-midibüs-otobüs, tek tanıma sıkıştırılmıştır=otobüs.

Bu durum, habercileri de kargaşa içinde bırakmıştır. “Otobüs kaza yaptı” başlığıyla verilen haberlerin içeriğinden, minibüsler, midibüsler çıkabilmektedir. Örneklerimiz vardır.

Şüphesiz, sektörümüz otobüsleri de zaman zaman –maalesef- kazalara karışmaktadırlar. Ancak, diğer kara taşıtları kazaları ile karşılaştırıldığında “hiç olmaması dileklerimize, çabalarımıza rağmen” oluşan “kaza”ların, en düşük oranda ve sayıda oldukları görülmektedir. Bunların yerli yerinde yayınlanması elbette ki itiraza yer bulamaz. Kazalar konusunda ülkemizin bir hazin gerçeğini de, değerli camianızla paylaşmakta yarar görmekteyiz.

Dünyada En Kötü 3.Cüyüz

Ülkemiz, -en kötü trafik ülkelerinin- dünya 3’üncüsüdür. Ülkemiz bu derecesini; yollarının kötülüğüne, yollarımızın kötü yönetilmesine, denetlenmemesine ve kullanıcıların da kötü kullanımına borçludur.

Yollarımızı kötü kullananların temel kusurları da yine devletimizden kaynaklanmaktadır:

1. Sürücü okulları ciddiyeti yerine, “kurs enflasyonundan” sertifikalandırılan ve bunda dahi haftada en az birkaç il/ilçede yolsuzlukların yaşandığı bir alandan, direksiyon başına geçmesi –meşrulaştırılan- sözde sürücülerimiz,

2. “Taşıt kullanımının bile öğretilemediği” kişilere, “yol kullanımı” ve “trafik işaretlerinden yararlanma” asla öğretilmemesi,

3. Taşıt/yol kullanımındaki kasıtsız/kasıtlı aykırılıklar karşısında yakalanma/cezalanma ihtimalinin, -piyangolarda en büyük ikramiyeyi kazanmak kadar- düşük olması=7/24 her an+her yerde denetimin nefesini ensesinde hissetmemesi...

Yol Kusurları, Tutanaklarda Gösterilmiyor

Sektörümüz otobüslerinin karıştığı kazaların sebeplerinin çoğunda, sürücülerimiz suçlu gösterilmekte iseler de bu tutanaklar; maalesef gerçekleri yansıtmaktan uzak, hatta tam tersine çarpık olabilmektedir.

Danışmanımızın herhangi bir kaza yerinde yaptığı analizlerde, tespitlerde; birden fazla hatta 5-6 adet yol kusuruna rağmen, tutanakta suçlanan, sürücü arkadaşlarımız olmaktadır.

• Yollarımızdaki çok belirgin;
• Zemin bozuklukları,
• Çizgi, levha eksiklikleri/yanlışlıkları
• Yol kenarı güvenlik elemanları(=bariyer) eksiklikleri,
• Kavşak hataları
• Aydınlatma/sinyalizasyon eksiklikleri/yanlışlıkları
• Vb tehlikeler, kötü bir zenginlik durumundadır.

“Modern Trafik Ülkeleri” nde; temel olumlu mantıklarda biri de şudur: İster sürücü, ister taşıt kusuru; hiçbir sebeple taşıtlar yoldan çıkamamalıdır, çünkü kötü sonuçlar katmerleşmektedir.

Sürücü Suçlu Demek, 3 Kişiliğin Yıkımı Demek

Karayolu Taşıma Kanununa (4925 say.) göre, bir kazada sürücünün suçlu olması halinde, -müteselsil sorumluluk- kapsamında, ek olarak otobüsün sahibi ve işleten firma da tazminatlara karşı sorumlu tutulmaktadırlar.

Bunları, somut örneklerle de açıklayacak pek çok olay sektörümüzde maalesef süreklilik kazanmış durumdadır.

Tutanaklarda Anayasaya Aykırılık

Anayasamıza göre; “Türkiye Cumhuriyeti; “sosyal bir hukuk devletidir.” Ancak, Anayasamıza da, ona uygun çıkarılan yasalara göre de, “KAZA TUTANAKLARINDA HUKUKSUZLUK” bulunmaktadır.

Tutanakları böyle yapan “Trafik Zabıtası” mensupları; ikili, samimi sohbetlerde, “bu durumdan vicdanen de hukuken de rahatsız olduklarını...” fakat kendilerine genelgelerle verilen emir gereği buna zorunluluklarını belirtmekte ve bunun düzeltilmesine katkılarımızı, ağlamaklı bir tarzda istirham etmektedirler.

Sorununu ve çözümünü gördükleri pek çok yol kusurunun giderilmemesinden de şikâyetçidirler. Yol kusurlarının tutanaklarda belirtilmesi yerine, sadece sürücü suçlanması; hukuka aykırılıktır.

(Anayasamızın ilgili maddesi: MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.) 
SÜRÜCÜ SUÇLAMAK, DEVLET POLİTİKASI

‘Trafik Hizmetleri Başkanlığı’na bu durum iletildiğinde; -çok rahat bir şekilde- şöyle bir cevap verilmektedir: “Elbette öyle yapacağız efendim! Yani bu devlet çok mu zengindir de; -yolum kusurlu- desin ve avuç avuç tazminat ödesin?” “Peki bu durum hukuk anlayışınıza, devletin hukukiliğine yaraşıyor mu?” “Anlayışımız böyle olmak zorunda!” “Sonuç ve çözüm?” “Kafası çalışan, parası olan; avukatını tutar, tespitini yaptırır, bilirkişisini ister, ispatlayabilirse, kazanabilirse, tazminatını alır!” “Bu davalar da % 5 oranında bile açılmamış...” “Demek ki, devletimizi iyi korumuşuz! Doğru yoldayız!” Gerçekten de, arama motorlarında karşımıza çıkan tablo, yüzde 5’i bile vermemektedir.

Karayolları Kaza Önleyici Değil, Delil Karartıcı

Kuruluş amacına ve temel görevine rağmen, Karayolları Gn. Md. lüğü; bir kısmı yukarıda belirtilen ve çözüm anlamındaki görevlerini tam yapmış olsa, “KAZA ÖNCESİ HUKUKU” görevini de yaparak, riskleri minimize etmiş olacaktır.

Kar-buz mücadele ihmalleri sonucu oluşan facialardan –sonra- trafik zabıtasınca yapılan çağrılarla gelip, çalışma yapmaktadırlar. Öncesinde çalışsa ya da –çağrılsa- yaşanan pek çok kötü olay önlenmiş olacaktı(r). Bir facia sonrasında eksikler/yanlışlar giderilmekte ya da çabalanmaktadır. En belirgin, kamuoyunca da bilinen olaylardan biri de; KIVIRCIK ALİ diye anılan sanatçımızın kaybedildiği kusurlu ortam ve bunun sonrasında giderilmeye çalışılan eksikler/yanlışlardır. Otobüslerimizin uğratıldıkları facialarda da tespit ettiğimiz belirgin DELİL KARARTMA lar vardır. Sonradan yapılanlar, güvenlik sağlamaya yönelik gerekliliklerdir, önceden yapılmış olmaları gerekenlerdir. “Delil Karartma”, sadece bu sebeple faciaya uğrayanın, durumunu ispatlamasını önlemesi sebebiyle, KAZA SONRASI HUKUKU ortadan kalkma tehlikesiyle karşılaşmaktadır.

Önleyici olmamaya; Trafik Zabıtası da dahildir

Çünkü onlar, sadece taşıt/sürücü denetimiyle görevlilermiş gibi yetiştirilmekte ve çalışmaktadırlar. Halbuki, yolların güvenlilik unsurlarını da denetlemek, kusurları/hataları tespitleşmek, raporlamak ve çözümleri için yol sahibi kurumdan, ‘çözümlerini talep ve çözüme kadar takip etmek’ ile yükümlendirilmelidirler. Bu kapsamdaki bilgileri idari ve mülki amirliklerine de sunmalıdırlar.

Trafik Zabıtamızın bu alanda kısırlaştırılması da Trafik Yasamızın (2918/5-11 maddesi) hatalarından biridir. Yönetmeliği kadar da olamamıştır. Örnek; Yönetmelik 9/L maddesindeki, Jandarmanın Trafik Görevleri...

(2918/5-2. Duran ve akan trafiği düzenlemek ve yönetmek,)

Bu madde/fıkra, Trafik Zabıtasının; kaza önleyici görevleri kapsamındaki tek maddedir.

Tanımlardaki kargaşalar

KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU Madde 3 e göre:

Otobüs : (Değişik: 16/10/1984 - 3058/1 md.) Yapısı itibariyle sürücüsünden başka en az onbeş oturma yeri olan ve insan taşımak için imal edilmiş bulunan motorlu taşıttır Troleybüsler de bu sınıfa dahildir.

Minibüs : (Değişik: 16.10.1984 - 3058/1 md.) Yapısı itibariyle sürücüsünden başka sekiz ile ondört oturma yeri olan ve insan taşımak için imal edilmiş bulunan motorlu taşıttır.

KARAYOLU TAŞIMA YÖNETMELİĞİ Madde 4 e göre:

c) Otobüs: Yapısı itibariyle insan taşımak için imal edilmiş ve şoförü dahil 9 kişiden fazla yolcu taşımaya uygun olan motorlu taşıtı,

1) Küçük otobüs (minibüs): Şoförü dahil 9 ile 15 adet arasında oturma yeri olan otobüsü,

2) Büyük otobüs: Şoförü dahil 15 adetten fazla oturma yeri olan otobüsü, d) Otomobil: Yapısı itibariyle şoförü dahil en fazla 8 adet oturma yeri olan ve insan taşımak için imal edilmiş motorlu taşıtı,

Anayasa’dan: MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Ahmet TÜRKOĞLU