11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası 5-7 Eylül 2013 tarihinde İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Valisi Avni Mutlu ve Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Oral Erdoğan’ın konuşmasıyla başlayan şuranın 1’inci gününde Devlet Halk Dansları gösterisi de yapıldı.
“Herkes için Ulaşım ve Hızlı Erişim”
Herkes için Ulaşım ve Hızlı Erişim temasıyla düzenlenen 11’inci Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurasının 2’inci gününde ise; Karayolu, Demiryolu, Havacılık ve Uzay Teknolojileri, Denizcilik, Haberleşme, Kentiçi Ulaşım ve Boru Hatları olarak eş zamanlı düzenlenen sektör panellerinde yerli ve yabancı katılımcılar ülkelerde gerçekleşen yeniliklerden ve projelerden bahsetti.
2’inci gün düzenlenen panelde yer alan konulardan biri de Kent içi ulaşım sektörü idi. Panelde konuşmacılar Kent içi ulaşım sistemleri içerisinde yer alan Erişebilirlik, Sürdürülebilirlik, Enerji verimliliği, Bütünleşme, Ulaşım Planlaması, Yaya, Bisiklet, Toplu Taşıma, Akıllı Ulaşım Sistemleri konularına değindi.
Panelin 2’inci gününe panelist olarak katılan İETT genel Müdürü Hayri Baraçlı, İstanbul’da yapılan yenilikleri, geliştirilen toplu taşıma sistemlerini anlatarak gelişen teknolojiyi yakından takip ettiğini, bu kapsamda da akıllı ulaşım projelerine yönelik çözümler ürettiğini söyledi.
“En kritik nokta insanların akıllandırılması”
Akıllı ulaşım sistemlerinde en kritik noktanın insanların akıllandırılabilmesi olduğunu, bunun için de insanların teknolojiyi yakalaması gerektiğini ifade eden Baraçlı, İstanbul’da kentiçi toplu ulaşımda akıllı ulaşım fonksiyonları yerine getirebilmek için kıt kaynaklarla maksimum memnuniyeti sağlayabilecek yönetim anlayışını sergileme anlayışı içerisinde olduklarını kaydetti.
Kamu kuruluşu olarak sadece faaliyette bulunmadıklarını aynı zamanda faaliyetleri dengelemek, denetlemek, düzeltmek ve bilgi birikiminin de olması gerektiğinin altını çizen Baraçlı, Akıllı ulaşım sistemlerinde en kritik noktanın insanların akıllandırılabilmesi olduğunu, bunun için de insanların teknolojiyi yakalaması gerektiğini ifade etti.
İstanbul’da kentiçi toplu ulaşımda akıllı ulaşım fonksiyonları yerine getirebilmek için kıt kaynaklarla maksimum memnuniyeti sağlayabilecek yönetim anlayışını sergileme anlayışı içerisinde olduklarını belirten Baraçlı, Açığa çıkmamış ihtiyaçları karşılayabilecek bir müşteri potansiyelini göz önünde bulundurmaları gerektiğini de sözlerine ekledi.
Verilerle İETT
İETT bünyesinde 3 bin 11 adet otobüsün hizmet verdiğini söyleyen Baraçlı “Bu otobüslerimizle beraber 2 bin 928 otobüs A.Ş. ve Özel Halk Otobüsü olmak üzere bunların yürütüm ve denetim işlerini gerçekleştiriyoruz. 5 bin 939 otobüs ile 659 hatta günde 3,5 milyon yolcumuzu taşıyoruz. Yıllık 1 milyarı aşan bir yolcu potansiyelimiz var. 11 bin 514 durak ile İstanbul’a hizmet veriyoruz. Tabi ki bizim hem ulusal hem de uluslar arası alanda takip edilen metrobüs projemiz var. Beylikdüzü, Söğütlüçeşme güzergahında 465 araç ile 7 hatta 24 saat çalışan bir sistemimiz var” diyerek bu sistemin sadece lastik tekerlekli taşımadan ibaret olmadığını aynı zamanda kara, deniz, hava ve turistik entegrasyonunu da yapma gayreti içinde olduklarını aktardı.
Akıllı ulaşım sistemlerinde 4’e ayrılıyor
Akıllı ulaşım sistemlerinin Teknolojik uygulamalar, İşletme planlama uygulamaları, ücret toplama uygulamaları ve yolcu memnuniyeti uygulamaları ile dörde ayırdıklarını söyleyen Baraçlı, “Biz sadece bunların bir kaçını buraya koyma ihtiyacını hissettik. Bunlardan bir tanesi yıllık biz 350 milyon civarında akaryakıt giderimiz var. Akıllı sürüş ve kullanım sistemi ile akaryakıt tasarrufunu sağlayabilir miyiz diye hareket ediyoruz ve yıllık hedeflediğimiz yıllık 3-5 oranında ortalama bir yakıt tasarrufu ile maliyetlerimizin minimizasyonuna gitme gayreti içerisindeyiz. Aynı zamanda akıllı ulaşım sistemlerini uygulayabilmek için akıllı yönetim veya akıllı çalışanlara ihtiyacımız var. Onun içinde ulaşım akademisini de biz hayata geçiriyoruz” dedi ve bu kapsamda ulaşım akademisinde bir simülasyon merkezi kurduklarını belirtti.
İETT bünyesinde akıllı yol bilgisayar sistemlerinin de olduğunu hatırlatan Baraçlı, bu sayede tüm duraklara bağlandıklarını, bu sayede 24 saat hizmet verdiklerini belirtti.
Araç içine binen yolcuların takibinin yapıldığını hatırlatan Baraçlı, sisteme araçtan inen yolcularında aktarılarak sayımlarının yapılacağını söyleyerek “Bizler araçlara anında müdahale edebiliyoruz çünkü GPRS araçlarımıza bağlanıp onlarla ilgili veri ve iletişimi, şoför ile bağlantıyı kurabiliyoruz. Bizim için en kritik nokta tabi ki kontrol merkezi iki kontrol merkezi ile tüm sistemi kontrol edebiliyoruz. Bunlardan bir tanesi şehiriçi normal araçların kontrol edildiği şehiriçi kontrol merkezi, bir diğeri de metrobüs’ün kontrol merkezi” dedi.
Akıllı duraklar otobüs bekleyen vatandaşın işini kolaylaştırıyor
İstanbul’da yer alan durakların 465 adedinde akıllı durak sistemini oluşturarak vatandaşa hızlı çözümler üretmenin gayreti içinde olduklarını söyleyen Baraçlı, “filo yönetim sistemlerimizde bizim için en kritik nokta, filonun elektronik ortamda takibini ve yönetimini gerçekleştiriyoruz. Artık sahadaki hareket amirliklerimizi merkeze çekip oradan denetim ve kontrolünü yapıp, aracın seyir halindeyken önündeki duraklara da varış süresini de hesaplanabilmesiyle ilgili çalışmalarımızı da tek merkezden takip ediyoruz” şeklinde konuştu.
Akıllı ulaşım sistemleri içinde yer alan ücret toplama uygulamalarının lastik tekerlekli araçlarda, raylı sistemde ve deniz ulaşımında kullanıldığını söyleyen Baraçlı, belli dönelmede hak edişlerin dağıtıldığını ifade ederek “Bu yüzden de ücret toplamayı da akıllı hale getirebilecek bir sistemi geliştirdik. Ücret toplama sistemimizle beraber hem bize destek veren teknik firma, otomatik satış makineleri, bayiler ve banka arasında teknik bilgi akışımız var. Bunların da günlük ve hak edişlerini haftalık olarak gerçekleştiriyoruz” dedi.
İstanbul Kart ile ulaşımda kolaylık
İstanbul Kart’ın sisteme dahil edilmesinin ulaşımı kolaylaştırdığını ve ulaşımı daha akıllı hale getirdiğini ifade eden Baraçlı, “Tüm süreçleri buradan takip edebiliyoruz. Hat düzenlemesi, yeni güzergah planlaması, durakların kaldırılması ve iade edilmesi gibi çalışmaları da buradan aldığımız verilerle yönetmeye çalışıyoruz. Tabi ki sadece bu değil. İstanbul’da dağıttığımız elektronik kart sistemleri var. Bu elektronik kart sistemleri yani engellilerle ilgili olanlar ve aynı zamanda yüksek öğrenim kurum ve öğrencilerle ilgili olan çalışmalarımız da var” açıklamasında bulundu.
11’inci Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası'nın kapanış galası ise TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Ulaştırma, Denizcilik Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın yanı sıra yabancı ülkelerin temsilcilerinin de katılımıyla Conrad Hotel’de gerçekleştirildi.
Ulaşımda 2013 ve 2035 hedefleri de konuşuldu
Şuranın 3’üncü gününe kapanış konuşmasını yapan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, 2023 ve 2035 hedefleri doğrultusunda gerçekleştirilecek, Karayolu, Demiryolu, Havacılık ve Uzay Teknolojileri, Denizcilik, Haberleşme, Kentiçi Ulaşım ve Boru Hatları projelerini anlattı.
Ulaşımda belirli hedefleri gerçekleştirmenin tek başına yeterli olmadığının altını çizen Yıldırım, yaşanan kazaların tüm ülkelerin en önemli sorunlarından biri olduğuna dikkat çekerek, yolları yapmakla kazalardan tamamen kurtulmanın mümkün olmadığını belirtti.
Kazaların yüzde 87’si insan kaynaklı
Kaza sebeplerinin yüzde 87 oranında insan kaynaklı olduğunu ifade eden Yıldırım, yolları kazaların sebebi olmaktan kurtaracaklarını söyleyerek öncelikli olarak insanların eğitilmesi gerektiğinin altını çizdi ve“Kuralların geçerli olduğu, kuralların hükmünün olmadığı bir anlayışı, çocuk yaştan insanlarımızın kafasına yerleştireceğiz” dedi.
Demiryolu 31 bin seviyelerine çıkarılacak
Bugün 13 bin kilometre civarında olan demiryolu ağının 31 bin kilometre seviyesine çıkarılacağını söyleyen Yıldırım, 60 milyon vatandaşın yaşadığı 15 şehirde hızlı tren ve yüksek hızlı tren bağlantını gerçekleştireceklerini ifade etti. Türkiye’nin 3 tarafının denizlerle çevrili olduğunu hatırlatan Yıldırım, Türkiye’nin şuanda 30 milyon gros tonluk filo ile dünya da 13’üncü sırada olduğunu belirterek denizci millet, denizci ülke olma doğrultusunda 2035 yılına kadar 50 milyon gros tonluk bir filoya erişme hedefinin de altını çizdi. Yıldırım ayrıca, 2035 yılına kadar özellikle Akdeniz de 250 ila 400 metre boyunda gemilere bakım ve onarım hizmeti verebilecek bir deniz endüstri bölgesi oluşturma hedefinin de şûra sonucunda belirlendiğini belirtti.