Çıkan Karara Tepki Gecikmedi

28 Ekim Çarşamba günü İSTAB Başkanı Ali Bayraktaroğlu ve İSAROD Başkanı Hamza Öztürk, AKOM Binası önünde ''Plaka Tahdidi'' konusunda bir basın açıklaması yaptı.

26 Ekim Pazartesi günü yapılan UKOME Toplantısı’nda tahdit konusunun idari ve hukuki yönden detaylı bir şekilde incelenerek yapılacak bir sonraki Alt Komisyon Toplantısı’nda görüşülmesi kararı alınması üzerine; 28 Ekim Çarşamba günü İSTAB Başkanı Ali Bayraktaroğlu ve İSAROD Başkanı Hamza Öztürk, AKOM Binası önünde konu hakkında bir basın açıklaması yaptı.

   İSAROD Başkanı Hamza Öztürk açıklamasında; ‘’ Esnafımıza geçtiğimiz günlerde bir takım duyurular yapmıştık. Tahdit konusunda gündeme alınmamızdan sonra bugünün tarihini vererek işveren hazırlığına girişmiştik. Konuyla ilgili olarak esnafımızla birlikte; hem İl Başkanlığımız, hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem de Sayın Başbakanımızın katılacağı bir şölen tertip etmeyi planlıyorduk.

   Ben beş yıldır Oda Başkanlığı yapıyorum. Bugüne kadar yapılan hiçbir UKOME Toplantısı Gündemi’nde 4 madde kadar az maddenin görüşüldüğüne tanık olmadım. Hep yaklaşık 19-20 madde görüşülüyordu. Hatta 29 maddenin görüşüldüğü zamanı bile biliyoruz. Görüşülen bu 4 madde içerisinde; 5-6 tane minibüs hattının uzatılması, bir taksi durağının kamu yararına uygun olarak kullanılabilmesi gibi konular vardı. 4. madde ise okul, servis ve kamu servislerinin sınırlandırılması teklifi yer alıyordu. Toplantıya 15:30 sularında girdik. Saat 16:00’ı gösterdiğinde gündemde yer alan 3 madde bitmişti. Saat 16:00’dan sonra ise servis araçlarının sınırlandırılması(tahdit) konusu görüşülmeye başlandı.

 

‘’Süreç Çok Yanlış Yönetildi’’

   Çok net söylüyorum. Bu süreç idareciler tarafından hiçbir şekilde bizim ve esnafın beklentisi doğrultusunda sonuçlanmadı. Çünkü hepimiz ciddi manada ümitlenmiştik. ‘’Seçim öncesi iş bitiyor, bu kararı alıyoruz.’’ şeklinde düşünüyorduk.

   Daha öncesinde Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız ile yaptığımız konuşmada bize; ‘’Seçim öncesine yetişmeyebilir.’’ cümlesini kullanmıştı. Seçim öncesi yetişmeyecekse veyahut da böyle bir karar alınmayacaksa esnafı sokağa çıkarmanın böyle bir tepki oluşmasının önüne geçilmeliydi diye düşünüyorum. Süreç çok yanlış yönetildi. Biz beklentilerimizi yetkililere sonuna kadar anlattık. Ama sonuç olarak toplantıya çağırıp; ‘’Olmadı.’’ denilmesi ve konunun yapılacak bir sonraki Alt Komisyon Toplantısı’na ertelenmesi bizim dışımızda da bu sektörde çalışan on binlerce esnafı tedirgin etti. Bunun ölçülerini de Salı günü sabah saat 04:00’e kadar Büyükşehir Belediyesi Önü’nde, Kartal’da, Maltepe’de, Bostancı’da sokağa dökülen birçok insanımızın tepkisiyle gördük.

   İSAROD ve İTO olarak zarar verecek hiçbir eylemin doğru olmadığını biliyoruz. Elbette insanlar haklarını arayacaklar. Ama biz İstanbul’dan ekmek yiyoruz, İstanbul’a zarar vermeyeceğiz. Bizim eylemden anlayışımız hakkımızı aramak için demokratik hakkımızı kullanmak. Bugün bunlardan birini yapıyoruz. Sıkıntımızı, sektörün çalışanları yanında anlatmak istiyoruz. Ticaret Odası’da burada. Servis Araçları Odası’da burada.

   Biz şunu söylüyoruz. Dün de belirttiğimiz gibi 25 Mayıs’tan sonra sektöre giren, bu işi gerçek manada yapmayan kimselere böyle bir hakkı verilmemesini istiyoruz. Bu işin hukuki alt yapısını hazırlayacak yetkili Esnaf Odası veya Ticaret Oda’sı da değildir. Belediye konu hakkındaki gerekli çalışmaları yaparak tespitler edinmelidir. İstanbul’da arabası dahi olmayıp ve bırakın ikamet etmeyi araba Urfa’da olduğu halde ben aracın İstanbul’da çalıştığını gösteriyorum. Bunlar bulunmalı.

   Konuyla yakından alakalı olarak benim telefonumda bir fotoğraf var ve bu fotoğraftaki aracın yürümesi mümkün değil. Ancak Ziraat Bankası’ndan yol belgesi almış. Şimdi biz ruhsatlarımızı götürmeden Belediye’den belgelerimizi alamıyoruz. Fotoğraftaki araç 98 model ve çalışmıyor. Bakınız ben bırakın 98 model bir aracı Ziraat Bankası’nda çalıştıramam. 2005 model bir aracı bile çalıştıramıyorum. Bu duruma benzer konularda elimizde belgeler var. Sahte sözleşmelerle arabaların fotoğraflarını bulduk. Ankara Keçiören’de bir sürü araba var.

 

‘’Gider Arttı, Gelir Düştü’’

   Sayın Cumhurbaşkanımızın bize; ‘’ İstanbul’daki servisçinin hakkını koruyacağız, onları mağdur etmeyeceğiz.’’ Cümlesinden sonra hepimiz çok ciddi beklentiye girmiştik. Burada sözünü ettiğimiz esnaf dün bu işe girmiş servisçi değil. Bu insanların amacı evlerine ekmek götürmek. Ama 25 Mayıs’ta yapılan açıklama sonrasında Belediye’nin biraz geniş çalışması bu insanların ekmeğinden iki dilim eksiltti. 25 Mayıs öncesinde 100 TL’ye yaptığımız işi şuanda 70 TL’ye yapıyoruz.

   Trafik sigortası 800 TL’den, 4 Bin TL’ye çıktı. Gider arttı, gelir düştü. Biz de geçinmek zorundayız. Geçinmek için çalmadık. Devletten sermaye istemedik. Biz elimizdekini koruyamıyoruz.

 

‘’Esnafın Sabrı Yok’’

   Sayın Cumhurbaşkanımız bu insanlara bir söz vermişti. Biz özellikle Cumhurbaşkanımıza güvendik.  Verilen sözün arkasında durulmasını istiyoruz. İki ay bizim sabrımız var mı yok mu cevabını ben verecek olursam benim fikrim olur ancak esnafın böyle bir sabrı yok. Pazartesi günü Büyükşehir Belediye Binası’nın önüne giden esnaf bizim kontrolümüzde orada bulunmadı. Yani arkadaşlar hani denir ya; ‘’Sizin nereniz ağrıyorsa canınız orada.’’ Esnafın canı artık iyice yanmaya başladı. Bir şeyler yapılması gerekiyor.

 

‘’Derdimiz Teneke Para Etsin Değil’’

   ‘’Biz plakadan tenekemiz para etsin.’’ bunu peşinde değiliz. Bizim plakamız para etmesin; satılsın, devredilsin ama biz akşamleyin eve girdiğimiz zaman huzurlu olalım. Sabahları evden çıkarken kaçarak ayrılmayalım. Bizim derdimiz bu. Yoksa plaka para etmiş, etmemiş… Kaç arkadaş plaka tahdidi geldiği zaman ertesi gün arabasını satacak? Var mı böyle bir mantık.

   Biz çalışarak para kazanıyoruz. Hiç birimizin evinde şuanda 500 lira birikimi yok. Sabahleyin evden ayrılırken çoluk çocuk kalkıp yanımıza gelmesin diye, sessiz sedasız evden çıkıyoruz. Belki para isteyecek. Yok… Bu milletin cebinde mazot alacak parası bile yok. Gaz dahi alamıyoruz.

 

‘’İlk Defa Bir Aradayız’’

   Ben 28 senedir esnaflık yapıyorum. Şirketler, Ticaret Odası ve Esnaf Odası; ilk defa bu sene aynı noktaya geldi, ilk defa! Ticaret Odası bugüne kadar plaka tahdidi konusunda bizimle aynı görüşte değildi. Ama bugün herkes gördü ki piyasada aşırı bir dengesizlik var. Misal bir iş alacaksınız; 100 TL’ye yaptığınız işi bir başkası gelip 80 TL’ye yapıyor. Kime yansıyor bu? Burada bulunan esnafa yansıyor. Şirket 80 TL’ye aldığı işe de başkası da 80 TL’ye yapıyordu diyerek 60-70 TL’ye yaptırıyor. Esnaf eve bir şeyler götürmesi gerektiği için buna da razı oluyor.

 

‘’Esnafın Beklentisi Sözün Arkasında Durulması’’

    Üstüne basa basa söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nde daha büyük bir makam yok. Sayın Cumhurbaşkanımız verdiği sözün arkasında duruyor. Verdiği sözün yerine getirilmesini acil olarak bekliyoruz. Esnafın beklentisi budur. Biz plakayı satalım para kazanalım başka bir şeylerin peşinde değiliz. Hepimizin siyasi görüşü farklı. Ama bugün geldiğimiz noktada esnafın bir mağduriyeti söz konusu ve bunun için kanun yazılmasına gerek yok.

 

‘’Hayal Kırıklığı Yaşıyoruz’’

   Örneğin; Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesi 15 Kasım’da görüşülmeye başlanıyor ve 20 Aralık’ta konu çözümleniyor. Bizim konumuz nasıl bir süreçtir ki; 5 aydır bitiremedik. Bugün 28 Ekim ve 25 Mayıs’tan bugüne kadar tam olarak 5 ay 3 gün geçti. Böyle bir yönetim ve böyle bir çözüm noktası… Biz bunu kabullenemiyoruz. Esnafı çok fazla galeyana getirmek istemiyorum. Ama biz bir söz verdik bu sözün arkasında durmamız gerekiyor. Esnaf ümitlendi. Bu konuda kabahat varsa benimdir. Çünkü ben 4 maddelik UKOME Gündemi’nden sonra o kadar inanmıştım ki; esnafa müjde vereceğimize ve 2 bayramımız olacağına... Bugün biz hayal kırıklığı yaşıyoruz, bunun başka tarifi yok. ‘’ dedi.

 

‘’10 Aydır Mücadele Veriyoruz’’

   Hamza Öztürk’ten sonra konuyla ilgili değerlendirmeler yapan İSTAB Başkanı Ali Bayraktaroğlu ise açıklamasında; ‘’ Ben burada İstanbul Ticaret Odası(İTO) 22. Komite Başkanı ve İstanbul Taşımacılar Birliği Derneği(İSTAB) Başkanı sıfatıyla bulunuyorum. Sayın Hamza Öztürk’ün söylediklerine tamamen katılıyorum. Hamza Bey’e bizim tarafımızdaki tüzel kişililerde katılıyor.

   İstanbul’a baktığınızda günde yaklaşık 2 Milyon insan servis araçlarıyla taşınıyor. Her gün 2 Milyon insanın yer değiştirdiği bir sistemin hafife alınmaması gerekir. Yaklaşık olarak 10 aydır mücadele veriyoruz. 25 yıldır süregelen bu özlemi; 10 ay önce yaptığımız bir Zümre Toplantısı’yla pekiştirdik.

 

‘’Umduğumuz Karar Çıkmadı’’

  ‘’Plaka Tahdidi’’ 25 yıldır İTO ve şirketler tarafından istenmemiş. O zamanki şartlar değişikmiş. Fakat artık şirketlerde aynı şeyi düşünüyor. Şuan emin olun 3-5 yıl önceki fiyatlarla çalışmaya çalışıyoruz. İSTAB Başkanlığı’na geldikten sonra oturduk, düşündük ve birlik olmaya karar verdik. ‘’Neden birbirimizi itelim. Aynı sektördeyiz. Oturup anlaşalım ve doğrusu neyse onu yapalım.’’ dedik. Az önce sözünü ettiğim 10 ay önce yapılmış Zümre Toplantısı’ndan sonra yetkililere bu birlikteliğimizi anlatmaya gittik. 10 aydır süreç devam ediyor. Sürecin meyvelerini 25 Mayıs’ta Cumhurbaşkanımız verdi. 25 Mayıs’tan sonrasındaki 5 aylık sürecin ardından yapılan UKOME Toplantısı’nda artık biz bu işin biteceğini düşünüyorduk. Maalesef umduğumuz karar çıkmadı.

 

‘’Sektöre ve Sektörün Düşündüklerine Değer Verilmiyor’’

   İstanbul’un büyük bir il olduğunu ve başka illerle kıyaslanamayacağını söyleniyoruz ancak lütfen gelişmiş ülkeleri bir inceleyelim. Gelişmiş ülkelerin tamamında kanun koyucular, Sivil Toplum Örgütleri’ni baz alarak bir takım kararlar alıyor. Şimdi burada bütün Sivil Toplum Örgütleri aynı şeyi düşünüyor ve birlikte gerekli yerlere aldığımız bir çok kararı sunuyor, mağduriyetimizi anlatıyoruz. Ama maalesef Türkiye’nin ve İstanbul’un bir gerçeği var. Sektöre ve sektörün düşündüklerine değer verilmiyor. Şuanda böyle hissediyoruz. Umuyorum gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ilerleyen zamanlarda Türkiye’de de Sivil Toplum Örgütleri gereken değeri görür.

 

‘’Bu 25 Yılın Mücadelesidir’’

   Ben bir noktaya daha temas edeceğim. Sayın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, dün bir kanalda açıklama yaptı. Orada yaptığı bazı söylemler benim dikkatimi çekti. Mesela bunlardan bir tanesi; ‘’Ben siyasetçi değilim, seçimlere 5 gün kala insanlar toplanıyor diye böyle bir karar alamam.’’ dedi. Bende buna karşılık olarak buradan şöyle bir şey söylüyorum. Sn. Kadir Topbaş; biz seçimlere 5 gün kala sözü edildiği gibi hiçbir şekilde örgütlenmeyiz kaldı ki, şuanda demokratik hakkımızı gayet demokratik bir şekilde savunuyoruz. Bakın burada en ufak bir ses bile yok. Kamuoyu bilgilensin istiyoruz. Seçimlere 5 gün kala sözü edildiği gibi bir mücadele başlamamıştır. Bu 25 yılın mücadelesidir. Son 10 Ay içerisinde sektör mensupları birlik olmuştur ve aynı şeyi istemektedir. Siz bu kadar büyük ölçekte olan bir şeye hayır diyemezsiniz. Bunu da bir kez daha düşünün istiyorum.

 

‘’Sayın Kadir Başkanım, Kaç Kere Bizi Muhatap Aldınız?’’

   Bir diğer temas etmek istediğim nokta ise şudur:

   Ben Sayın Kadir Topbaş’ın Siyasetçiliği’ne, Şehirciliği’ne ve Belediyeciliği’ne saygı duyuyorum ancak şöyle bir örnek var. Biz gittik bizzat araştırdık. Sayın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarihinde en az 3 kere Sivil Toplum Örgütlerini muhatap almış ve tüm dertlerini, sorunlarını dinlemiştir. Bu toplantılardan bir tanesi tam 1 gün sürmüştür. Şimdi buradan Sn. Kadir Topbaş’a soruyorum. Sayın Kadir Başkanım, kaç kere bizi muhatap aldınız? Kaç kere bizi odanıza çağırıp dertlerimizi dinlediniz.

 

‘’Lütfen Lütfedin de Bizimle Bir Görüşün’’

   Evet, tabii ki her şeyi başkan yapamaz. Çünkü burası İstanbul… 16-17 Milyon insan yaşıyor. Birçok sorunları var. Tüm buraya kadar sorun yok fakat bu işi ve bir takım işleri bürokratlar yapar.  Ama burada 25 yıllık bir sancı varsa ve 10 aydır da insanlar bağıra bağıra bir sorun var diyorsa lütfen lütfedin de bizimle bir görüşün. Bizzat siz görüşün. Bu bir çağrıdır. Kadir Bey; buradaki kitlenin-50 Bin kişilinin -, ailesine, evine ekmek götürmesi gerekiyor. Kitle hiçbir şekilde seçimden bir şey devşirmeye çalışmaz. Sektör hakkını istiyor ve isteyecek. Bizim bir sorunumuz var ve demokratik bir şekilde anlatıyoruz. Herkes çok sakin bakın ne bir taşkınlık, ne bir pankart ne de yol kapatma durumu var.

 

‘’Sadece Hakkımızı İstiyoruz’’

  ‘’Biz sadece bu bizim hakkımız lütfen bunu bir daha düşünün.’’ diyoruz. Söz vermek; evet, bu bizim sözümüzdür demek başka; eyleme dönüştürmek başka. Yaklaşık 10 ay oldu. Yazık insanlara... Sektöre haksız girişler var. Bunu kim engelleyebilir? Lütfen bu duruma bir dur deyin ve bizi artık muhatap alın; derdimizi dinleyin. Yinede ona rağmen farklı düşünüyorsanız biz buna saygı duyacağız.’’ dedi.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sektörel Haberleri

İkinci El’de Kalite ve Şeffaflık
Brisa’nın yeni Pazarlama Direktörü Burcu Cihan oldu
Quick Finans Avrupa'nın lider treyler üreticisi KRONE'nin Türkiye'de finansman partneri oldu
çoklu enerji filosu ile start veriyor