OKT-Trailer Genel Müdürü Hakan Maraş, sektördeki ADR’li tanker talebinin yüzde 40,52’sinin OKT Trailer’in üretimsel farklılık ortaya çıkaran ürünlerle karşıladığını dile getirdi. Maraş, halen piyasada ADR Sertifikalı olarak üretilmeyen çok sayıda tankerle taşıma yapıldığını söyledi.
ADR kriterlerine uygun taşıma sadece yüzde 2
ADR Sertifikalı olarak üretilmeyen tankerlerin çevre ve insan sağlığı için büyük bir tehlike oluşturduğunu ifade eden Maraş sözlerine şöyle devam etti: “Her yıl Türkiye’de 22 milyon ton akaryakıt taşındığı ve bu taşımacılığın yüzde 90’ının karayolu üzerinden yapıldığı düşünüldüğünde tehlikeli maddenin ADR Sertifikalı akaryakıt tankerleri ile ADR taşıma kriterlerine göre taşınma oranının ülkemizde yüzde 2 dolaylarında olduğunu görüyoruz. Bu şu demek; biz OKT olarak insanlığa ve çevreye karşı sorumluluğumuzu unutmuyor; ADR kriterlerine uygun araçlarla bir yılda taşınan tehlikeli maderlerin payımıza düşen yüzde 40.52’lik kısmını üzerimize yükleyerek insanları ve çevreyi tehlikeden koruyoruz. Oysa geri kalan yüzde 98’lik kısım hala tehlikeli maddeleri tehlikeli yollardan kalitesiz üretimlerle taşımaya devam ediyor. Bu konuyla ilgili en büyük çabamız uygun yollardan taşınmayan onlarca ton tehlikeyi OKT’nin tehlikeli madde taşımacılığını tehlikesiz hale getiren ADR’li tankerleri ile güvenli yollardan OKT güvencesi ile taşıyabilmek. Burada sevindirici olan gelişme ise firma olarak etki alanımızın çok geniş olması. Türkiye’nin dört bir yanına ürün sağlamanın yanı sıra bir Türk firması olarak yurtdışı satış ağımızın çok geniş bir alanı kapsadığını görmek bizler açısından doğru bir iş yaptığımızı ama daha da önemlisi işimizi doğru yaptığımızı gösteriyor.”
ADR Konvansiyonun yıllardır ertelenmesi sektörün en büyük sorunu
Türk treyler sektöründeki en büyük sıkıntının şu an için haksız rekabet gibi göründüğünü belirten Maraş; “Piyasa dengede değil çünkü çekilen silahlar aynı değil. Sektörde belli başlı prosedürler var, mutlaka denetiminin yapılması gerekiyor ama şu an için bu denetimleri yapan bir kurum olmadığı için üreticilerin kimisi bu boşluğu silah olarak kullanıyor ama saçtığı tehlikenin farkında değil! Merdiven altı diye tabir edilen üretimler var bu sektörde ve bu bizim adımıza çok utanç verici. Bu sektörde artık belli yollardan geçilmiş, belli aşamalar kat edilmiş olması gerekirken biz hala denetim boşluğunu nasıl kullanabilirim mantığıyla yaklaşan firmalarla karşı karşıya geliyoruz. Türk Treyler sektörünün Avrupa ile yarışabilecek bir potansiyeli var ancak bu tür firmalar olduğu sürece bu çok mümkün olamayacak. Sırf homoglasyona sahip olmanın maliyetli oluşu nedeniyle firmalar kolay yolu seçiyorlar ve kaçak et kesimi gibi güven sağlamayan araçları piyasaya düşük fiyattan sunuyorlar. Piyasanın rekabet dengesi bu yüzden bir türlü oluşamıyor. Şu an devletin başlattığı bir ASBİS( Araç ve Sürücü Bilgi Sistemi) projesi var. Projenin Yeni Araçların Tescili ve Sürücü Belgesi Verilmesi aşamaları 2011 yılının ilk çeyreğinde hizmete girecek şekilde planlanmış ve çalışmalar halen eksiksiz yürütülüyor. Bu projeye biz de destek veriyoruz. Projenin yürütülmesindeki amaç aslında bir yerde akla karayı ayırt etmek. Kaliteli üretim yapan, belgelerini eksiksiz tamamlamış bir şekilde karayoluna çıkıp güvenli yollardan taşımacılık yapan firma ayakta kalabilecek, diğerleri ise piyasadan zamanla silinecek. Böylece piyasadaki rekabet ortamı dengeye geldiği için sektörün başrolünü paylaşan firmalar eşit koşullarda rekabet edecek. Bu yüzden kalite çıtası yüksek firmalar mücadeleye devam edecek olanlar. Bu anlamda biz, ASBIS projesi için tüm süreçlerimizle birlikte hazırız ve projeye eksiksiz destek veriyoruz. Bu konuda özellikle müşterilerimizi her fırsatta bilgilendiriyoruz.” ‘Bir de ADR meselemiz var’ diyen Maraş sözlerini şöyle tamamladı: “2005 yılından beri iki kere ertelenmiş olan mevzuatın bu yıl üçüncü defa ertelenmesi kararı alındı. Bu kararın ertelendiği her yıl Türk treyler sektörüne vurulan darbe etkisini yaratıyor. Uluslararası ADR Konvansiyonuna imza atmış bir ülke olarak bu kararın yıllardır erteleniyor olması Türkiye’nin ve Türk Treyler sektörünün itibarına çok ciddi zararlar veriyor. Türkiye’nin treyler sektöründe Avrupa’nın üretim üssü olmasından söz edilirken böyle bir kararın hala erteleniyor olması çok utanç verici. Dolayısı ile sektörümüzde kaliteyi benimseyen firmaların böyle bir ertelemeyi kabul etmesi beklenmemeli.”
Her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyoruz
‘ADR’li tanker satışında sektördeki payını her geçen gün arttıran OKT için 2010 yılı inovatif yenilenme süreci oldu’ diye konuşan Maraş sözlerini şöyle sürdürdü: “ADR mevzuatının yürürlüğe girmemiş olması sektördeki birçok firmanın yeni pazarlara girmesinin önünde bir engel oluşturdu. Türkiye’de yalnızca elindeki ürünü satmanın peşinde olan firmalar sertifikasız araçları ADR’li araç fiyatının yarısına satmaya devam edince bu, haksız rekabettin olumsuz etkilerinden bizlerin de etkilenmesi anlamına geldi. Sektördeki Türk firmalarının birçoğunun büyüme hızı durdu. Pazarların, ürünlerin ve tabi şirketlerin tıpkı insanlar gibi geçirdiği bazı evreler vardır; büyümenin de aynı şekilde izlediği bir döngü var ve sektörel büyümenin şu an bulunduğu aşamanın uzun bir dağ tırmanışını ardından çıkılan noktada bir süreliğine konaklayıp nefes alma olarak görülebileceğini düşünüyorum. Bu konaklama sırasında firmalar farklı noktalarda etkinliklerini sürdürdü. Biz de bolca yatırım yaptık. Bu firmanın yumuşak karnı teknolojinin her türlüsüne verdiği değerdir. Bilişim sistemlerine, bilgi teknolojilerine duyulan gereğe hatta ve hatta insanın bile bir teknolojisi olduğuna inanan bir kurum olarak OKT’nin iletişim boyutunu yeniden kurguladık. Bu kurumun iletmek istediği bir mesaj var ve karşılığında beklediği bir geribildirim var. Biz mesajlarımızı bugüne kadar ürünlerimizle iletmek yolunu seçtik; bu bugün de değişmedi. Yaptığımız her teknolojik yenilik, ürünlerimizde yansımasını mutlaka buluyor. Yani bizim mesaj kalitemiz başladığımız her yeni günde kendini güncelleyerek hedefini buluyor. Sektörümüz, çevresel değişimlerin hızlı yaşandığı, dinamik bir sektör. Bunun da kuruma kazandırdığı bir enerji var. Dolayısı ile boş duracak zamanımız yok; proaktif yaklaşımımız gereği zamanın hep bir adım önünde durmak için yol alıyoruz. Oturmakla ilgili bir sorunumuz var; 2010 yılı boyunca sürekli ayaktaydık; her biri kendi işlerinde başarılı firmaların çözüm ortağı olduk, araç teslim törenlerinde bir araya geldik, sektöre yön verebilecek fuarlarda yerimizi aldık, yeni yüzlere temas ettik. Bizim için diyalog kurduğumuz her birey çok özeldir.’’ Elif ÖZYILMAZ www.tasimaclar.com 15.01.2011 11: 23