Sözlerine, İSDER olarak 2007 yılından bu yana farklı mecralarda ‘‘Plaka Tahdidi’’ konusunda epey mücadeleler verdiklerini belirterek başlayan Murat Erdoğan, 25 Mayıs tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tahditle alakalı olarak açıklama yaptığı salonda kendisinin de bulunduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu:
‘’25 Mayıs tarihinde Cumhurbaşkanımız açıklama yaptığında herkes sevinip bayraklarını havaya atarken ben üzüldüm ve yerime oturdum. Çünkü altyapısı olmadan yapılan bir açıklamanın sıkıntı yaratacağını biliyordum. Bu sıkıntılar neydi şöyle ifade edeyim: O açıklamanın yapıldığı andan itibaren şimdiye kadar insanlar hala araç alıyor. Araç almalarının sebebi, Belediye’nin ve UKOME’nin toplanıp bir karar yazısı çıkarmaması. Bu karar yazısı olmadığı için yarın öbür gün Plaka Tahdidi gerçekleştirilse bile İstanbul’da söz konusu durumla alakalı olarak araç alanlar; ‘’ Bu araçla ilgili ben tescilimi yaptım. Oda kaydım da var. Belediye olarak bir açıklama yapmamıştın. Ben, seni mahkemeye veriyorum.’’ diyecektir.
‘’Bunun Bedelini Sektör Ödeyecek.’’
Murat Erdoğan, 25 Mayıs tarihinde yapılan açıklama sonrası sektörde mevcut olan araç adedindeki artışına dikkatleri çekerek sözlerine şu şekilde devam etti: ‘’Piyasada bir araç şişkinliği var; 56 bin resmi, 70 bin resmi olmayan araçtan bahsediliyor. Bir de bu son gelen 10-15 bin civarı araç mevcut. Dolayısıyla bunun bedelini sektör ödeyecek. Belediye neden açıklama yapamıyor konusunda ise, Belediye’nin ortada kaldığını düşünüyorum. Altyapı var daha önceden alınmış raporlarımız da var. Sendika olarak konuyla ilgili rapor hazırladık. 2010 yılında Esnaftan Sorumlu Komisyon Başkanı Süheyl Erboz, Büyükşehir Belediye Meclisi’ne bizim raporumuzu koydu. Ancak bu görüşülmedi. Görüşülmediği için altyapısını hazırlayamadı. Belediye her talebimizde bize ters baktı. Tabiri caizse ; ‘’Biz taksiciyi, dolmuşçuyu başımıza bela etmişken bir de sizinle uğraşamayız.’’ dediler. Bununla ilgili demeçleri de var. Her UKOME Müdürü bunu söyledi.’’
‘’3 aydır Cumhurbaşkanlığı Emriyle Açıklanmayan Plaka Tahdidi Bundan Sonra Doğacak Olursa; Sakat Çocuk Olacaktır. ‘’
Sözlerinin devamında; ‘’Geçen 2013 yılında UKOME ve biz, sektör bileşenleri olarak 8 aylık bir toplantı yaptık. Toplantıda yer alan UKOME Yönetimi’yle olumlu yönde anlaşma sağladık. Bazı yeni edimler elde ettik. Ama ondan sonra değişen UKOME Yönetimi ve 25 Mayıs 2015 tarihinde yapılan açıklama birdenbire piyasayı kilitledi. Çekilemez hale getirdi. Herkes araç alıp; ‘Ben rant elde edeyim.’ hesabına girdi. Dolayısıyla bu saatten sonra -üç ay geçmiş ve düzgün bir şekilde sektörden fikir alınmamış vaziyette-, çok bir şey çıkacağına inanmıyorum. Çıkacak sonuçta muhakkak sektöre zarar veren bir sonuç olacaktır. Çünkü Belediye’yle yaptığımız görüşmelerden de bunu edindik. ‘’Biz öyle bir Plaka Tahdidi çıkartacağız ki size Türkiye’de bunun örneği olmayacak.’’ Nasıl olacak peki bu iş? Arabanızın plakası değerlenmeyecek. Para etmeyecek. Alıp satıp kiraya veremeyeceksiniz. Sektöre giriş duracak. Bunun bedeli bizden para almanız mı olacak diyoruz. ‘’Şartlar daha oluşmadı bakacağız.’’ diyorlar. Hala görüşülmedi, toplantılar erteleniyor. Dolayısıyla 3 aydır Cumhurbaşkanlığı emriyle açıklanmayan Plaka Tahdidi bundan sonra doğacak olursa; sakat çocuk olacaktır. Konuyla ilgili birçok dava açılacaktır. Birçok kişinin canı yanacaktır. Birçok sıkıntılara sebep olacaktır diye düşünüyoruz. İnşallah tersi olur.’’ diyerek açıklamalarına devam etti.
‘’ Kimseye Rant Kazandırtmayacağız.’’
Erdoğan, tahditle ilgili sıkıntıların giderilmesi ve sorunların ortadan kalkması adına oluşturulabilecek çözüm yollarını değerlendirerek, söz konusu haktan yararlanabilmek için piyasaya sonradan dahil olan insanları sert bir dille eleştirdi.
‘’ Sektörümüzde kayıt altında olanlar, yol belgesi alanlar, bu işe emek verenler, fatura kesenler ve kişilere ait üzerilerine kayıtlı araç adedi; geçmişe dönük yılların mali kayıtlarında bellidir. Dolayısıyla Plaka Tahdidi olacaksa bunun altyapısı teknik olarak hazırlanacaktı ve trafiğe tescil olayı yasaklanacaktı. Şuanda dışarıdan bir kişi herhangi bir araç aldığında –örneğin; siz gidin bir araç alın ticari bir araç 18+1- trafik ruhsat verebiliyor. Başta Belediye’nin bunu çözmesi lazımdı ki haksızlık; sonradan rant elde etme olayına dönüşmesin. Ama bu çözülmeden açıklama yapılınca şimdi bu haktan yararlanmak için birçok insan ben servisçiyim diye piyasaya girdi. Bu noktada Belediye nasıl cevap verir bilmiyorum ama biz dernek ve sendika olarak böyle bir haksızlıkta birilerine rant elde ettirilecekse; bunun sonuna kadar karşısında olacağız. Gereken eylemse eylem, yazışmaysa yazışma takipçisi olacağız. Kimseye rant kazandırtmayacağız. ‘’
‘’Bu işi, piyasaya emek vermeyenler yapıyor. Yani bu işin içinde olur insan senelerini verir. Der ki ‘’Benim 3 tane evim var. İkisini satayım iki plaka daha alayım.’’ Bu adamın hakkıdır. Bu işe emek verdiği için hakkıdır. Ama bakıyorsunuz bakkal, kasap, kuyumcu, doktor, avukat. Bize günlerce telefon açtılar; ‘’Böyle bir şey var nasıl yararlanabiliriz.’’ Diye. Yararlanamazsın. Senin yaptığın ahlaksızlıktır. Bu işten rant sağlamak isteyen bu işin içinde olmayan kişi ahlaksızdır. ‘’
‘’Plaka Tahdidi’yle İlgili Çalışmalarınız Devam Ediyor.’’
Son olarak Murat Erdoğan, İSDER’in Plaka Tahdidi’yle ilgili çalışmalarının devam ettiğini ve sektördeki olumsuzluklara karşı dik bir duruş sergilemeye devam edeceklerini ise şu şekilde açıkladı:
‘’Çalışmalarımız devam ediyor. Doğru gitmeyen bir şey gördüğümüzde müdahale ediyoruz. Gerek yazışmalarla yahut sözlü olarak bilgilerimizi gerekli makamlara veriyoruz. Oda başkanlarıyla sık sık görüşüyoruz. Sürekli olarak fikir alışverişi içindeyiz. Yani 25 Mayıs sürecinden sonra Plaka Tahdidi ile ilgili çalışmalarımızı sonlandırmadık. Şuanda da takip ediyoruz, bekliyoruz. Ne olacağını kimse bilmiyor. İnşallah bizim düşündüklerimizin tam tersi olur. Eğer bizim düşündüklerimiz olursa birçok insanın, firmanın ve esnaf arkadaşımızın canı yanacak. Piyasa tekelleşmeye gidecek diye görüyorum şahsım olarak. Ama umarım tersi olur. ‘’