“Biz İstanbul Ticaret Odası olarak açıkçası plaka tahdidinin getirilmesinin yerinde bir karar olacağını düşünüyoruz. Bunun yapılması ve belli bir standardın oturtulması lazım” dedi.
İstanbul Ticaret Odası’nın 22 No’lu Şehiriçi Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi’nin, ‘Servis Taşımacılığında Plaka Tahdidi’ konulu zümre toplantısı, gerçekleştirildi. Toplantıya, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Orduhan, 22 No’lu Meslek Komitesi Başkanı ve İSTAB Başkanı Ali Bayraktaroğlu, Altur Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Albayrak, Karayolu Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürü Mustafa Erol, Müdür Yardımcısı Ali Öztürk, İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Şerafettin Turan, İBB Başkan Danışmanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Ulaştırma Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sultandağı Meslek Yüksek Okulu Otobüs Kaptanlığı Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kemal Karayormuk, İstanbul Umumi Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı Hamza Öztürk, Ulaş-İş Sendikası Başkanı Abdurrahim Barın, İSDER Başkanı Murat Erdoğan ve çok sayıda sektör mensubu katıldı.
“Sektörleri bitirmeyelim, yaşatalım”
Toplantıda yaptığı konuşmada, nitelikli insanların bu işi yapmasının, kalite standartlarının yükselmesinin plaka tahdidinin avantajları olacağını belirten İTO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, sektördeki öldürücü rekabete de dikkat çekerek; “Sektörleri bitirmememiz lazım, bu sektörleri kuvvetlendirmemiz lazım. Kuruyoruz şirketi belli bir yere getiriyoruz, öldürücü rekabet ile birbirimizi yiyoruz, şirketleri batırıyoruz. Ondan sonra geliyor bir tane global şirket, o şirketi satın alıyor, ona teslim ediyoruz. Sonra ne yapıyoruz? Bordrolu olarak onun yanında çalışıyoruz. Onun için bu öldürücü rekabetin ortadan kaldırılması lazım. Hizmet kalitesinin artması lazım” dedi.
‘Rant oluşturur’ endişesine cevap
Plaka tahdidi konusunda, ‘rant oluşur’ endişesinin çözülebileceğini de vurgulayan İTO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar; İstanbul Büyükşehir Belediyemizin, bunun rant oluşturacağı yönünde bir endişesi var. Evet doğrudur, niye olmasın, bir rant oluşabilir. Ancak buna da bir çözüm bulunur, illaki bir çözümü bulunur bunun.
Biz İstanbul Ticaret Odası olarak açıkçası plaka tahdidinin getirilmesinin yerinde bir karar olacağını düşünüyoruz. Bunun yapılması lazım. Belli bir standardın oturtulması lazım. Çok serbest bırakmanın adına demokrasi diyebilirsiniz belki. Bırakın herkes istediği gibi hareket etsin diyebilirsiniz. Yok bırakamazsınız! Bir sistem olacak, siz sistemi kuracaksınız, ondan sonrada insanları özgür bırakacaksınız ama diyeceksiniz ki kardeşim kusura bakma burada kurallar budur. Her yerde bir kurallar manzumesi vardır. Büyükşehir Belediyemiz ile gerçekten çok senkronize çalışıyoruz. Ben başta başkanımız Sayın Kadir Topbaş olmak üzere kendilerine çok teşekkür ediyorum. Sıkıntılarımız oluyor, taleplerimiz oluyor, kendilerine iletiyoruz ve çözüm için ortak akılda buluşuyoruz. Ben bu konuda da çözüm bulacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.
“Sektör her anlamda kan kaybetti”
Sektörün her anlamda kan kaybettiğini ve öldürücü rekabetin had safhaya ulaştığının altını çizen İSTAB Başkanı Ali Bayraktaroğlu; “Kimse hayatından memnun değil, herkes mutsuz, sektör maalesef üç yıl öncesinin fiyatlarıyla taşıma hizmeti veriyor, artık bu suyla bu değirmen maalesef dönmüyor. Üç yıl öncesinin fiyatlarıyla bize taşıma hizmeti yaptırıyorlar, zarar edenler ise tüm sektör bileşenleri. Böyle giderse üç-beş yıl içerisinde ne çalıştıracak tedarikçi, ne de iş alacak şirket kalacak, maalesef yok olup gideceğiz” diyerek plaka tahdidi konusunun hayati bir mesele olduğunu söyledi.
“Sektör plaka tahdidini hak etti”
Sektörün verdiği emek ile plaka tahdidini çoktan hak ettiğini söyleyen Altur Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Albayrak; “ Ne zorluklarla bu işlerin içerisinde kaldığınızı çok iyi biliyorum. Şoför kardeşlerimize baktığımız zaman gömleği yırtık ayakkabısı yırtık gördüğüm zaman inanın ki psikolojim bozuluyor, gece rüyalarıma giriyor. Çünkü ben de sizler gibi geldim, arabam ile giderken bir tane odun parçası bulsam alır arabama koyar akşam soba yakarım diye düşünürdüm. Yarım ekmek ile üç tane zeytini yiyen insanlarda birisiydim ben. Sizi o kadar iyi anlıyorum ki! Siz plaka tahdidini bugün değil, dün değil, yıllar önce hak ettiniz, bunu içtenlikle söylüyorum. Plaka tahdidinin çıkmasını canı gönülden istiyorum çünkü zor bir zaman yaşıyoruz” diye konuştu.
“Tek çözüm plaka tahdididir”
Plaka tahdidi konusunda ellerinden gelen bütün çabayı göstereceklerini ifade eden İTO Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Orduhan; “Servis sektörünün problemleriyle ilgili binlerce defa sorunlar masaya yatırıldı, her birisi dönem içersinde değerlendirildi. Dün yaşadığımız sorunun çözümü başka bir şeydi, bugün ise yaşadığımız sorunu başka bir şey. Onun için bugün başka bir şeyi konuşuyoruz, geldiğimiz noktada İstanbul’da toplamda 50 binin üzerinde servis aracı var ve 50 bin tanede mutsuz servis işletmecisi var. Sektöre şöyle dönüp baktığımızda artık bu sektörün yaşadığı sorunların sürdürülebilir bir faaliyet olarak hayatına devam etmesinin bir tek çözümü var, o da plaka tahdidi uygulamasıdır. Biz bugün tüm sektör paydaşları olarak plaka tahdidi uygulamasını yürekten destekliyoruz” dedi.
“Plaka tahdidi esnafın sosyal güvencesidir”
Plaka tahdidine rant aracı olarak bakılmasının yanlış olduğunu belirten İstanbul Umumi Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı Hamza Öztürk; “Esnafımızın çok sıkıntısı var. Esnaf odası olarak kuruluşundan bu güne kadar plaka tahdidi dedik. Plaka tahdidinde, rant olsun diye bir amacımızın olmadığını da defalarca dile getirdik. Biz diyoruz ki plaka tahdidi esnafın sosyal güvencesidir. Onun için bunu istiyoruz. Esnafımızın her türlü sosyal güvencesinin olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Toplu ulaşım yasasına ihtiyaç var”
Büyükşehir Belediyelerinin, plaka tahdidini, 1986 yılında çıkmış olan 10553 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre yaptığını, bu mevzuatın günün gerisinde kaldığını vurgulayan Karayolu Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz; toplu ulaşım yasasına ihtiyaç duyulduğunu belirterek “Bunları yasal bazda sağlam bir temele oturtmadığımız sürece bu işin altından kolaylıkla kalkabileceğimizi zannetmiyorum. Bakanlık olarak biz tahditli plaka uygulamasına karşı değiliz ama buna geçmeden önce yasal altyapıyı oluşturalım. Bunun tanımını yapalım, bu hangi mevzuata göre tahsis edilecek onun programını belirleyelim. Ona göre de gerekirse plakaları dağıtalım” dedi. Karayolu Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz bu meseleyi ‘yetki belgesi’ yoluyla çözmenin de alternatif olarak düşünülmesi gerektiğini söyledi.
“Yeni bir çalışma komisyonu kurabiliriz”
Sorunlarla ilgili olarak daha önce sektörün paydaşlarının katılımıyla sekiz ay süren bir çalışma yaptıklarını, otuz madde olan sorunu yirmi ikiye indirdiklerini, tahdit konusunun o dönem de gündeme geldiğini söyleyen Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürü Mustafa Erol, “Plaka tahdidi olayını biz de inceledik. Diğer büyük şehirlerimize gidip onların da tahdit ile ilgili sorunlarını dinledik. Ankara’ya gittik, Bakanlık nezdinde toplantılar yaptık. Bu toplantılarda aldığımız bilgilerden bir örnek vereceğim, Ankara’da yaşanan şey şuydu, servisler hız yapıyorlar, en büyük sorun bu çıktı. Neden hız yapıyorlar? Bir okuldan diğerine yetişmek için hız yapıyorlar. Öğrenci velilerini de dinledik. Oradaki oda başkanı dedi ki, ‘Bakın biz plaka tahdidi aldık, şu anda tahdit ile sektöre giriş imkanı yoktur. Bu taşımayı biz yaparız yetkili biziz. Dolayısıyla kamu kurum ve kuruluşlarını taşırken, ‘Bunların mesai saatlerinin düzenlenmesini bize uyduracaksınız’ denilmiş.
Bakın böyle de bir sorun çıkıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi şu an bunlarla uğraşıyor” dedi. Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürü Mustafa Erol, sorunlarla ilgili olarak yine bir çalışma komisyonun kurulması teklifine açık olduklarını söyleyerek; “Bu çalışmaların neticesinde geleceğimiz nihai hedef sonucunda, o zaman bakılabilir, hakikaten kaliteyi düzeltmek veya servislerdeki sıkıntıları çözmek için bu konu gerekli midir yada gerekli değil midir diye. Zümre çalışmasından çıkacak sonuçları UKOME’ye taşıyacak alt komisyonları kurup bununla çalışmaya da hazırız” dedi.
“Öncelikli olarak teknik altyapı gerekiyor”
Plaka tahdidi meselesinde öncelikli yapılması gerekenin teknik altyapıyı oluşmak olduğunu vurgulayan Bahçeşehir Üniversitesi Ulaştırma Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı; “Bu konuyla ilgili olarak bürokratlarında önünü açabilecek bir sistemi oluşturmamız lazım. ‘Plaka tahdidi olmalı’ denilebilir ama bunun sonuca gitmesi lazım yani bunun önce teknik bir altyapısını oluşturmak lazım. Bugünkü servis araçlarını mevcut toplu ulaşım sistemi içersinde, işletme modeliyle, teknik modeliyle geleceğe yönelik nasıl planlayabiliriz? Bunları da hesaplamalıyız. Bunu teknik yönden bulalım, yasal düzenlemesiyle de destek verelim. Ondan sonra zaten plaka tahdidini getirmezsek delik açılır. Bu kadar emeği harca düzenlemeyi yap sonra serbest bırak var mı böyle bir şey! Öncelikli olarak bunun teknik altyapısını hazırlamak işin doğru yoludur, bu metodu izlersek ne siz mağdur olursunuz, ne de İstanbul halkı mağdur olur” diye konuştu.
“Temel talep haksız rekabet önlensin”
Servis işletmecisinin plaka tahdidini isterken ana hedefinin haksız rekabetin önlenmesi olduğunu belirten Afyon Kocatepe Üniversitesi Sultandağı Meslek Yüksek Okulu Otobüs Kaptanlığı Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kemal Karayormuk; “2003 yılında 4925 sayılı karayolu taşıma kanunu çıktı. Bugün şehirlerarası taşımacılık bir kanun ile idare ediliyor, muhataplar belli, sektöre giriş çıkış konusunda yetki makamları belli. Servisçilik sektöründe makro hedef kentiçi ulaşım yasası olmalıdır, mikro hedef ise plaka tahdidi olmalıdır.
Plaka tahdidi siyasi bir karardır. Elbetteki burada yapılacaklar da vardır, ancak ‘Servis ama hangi servis?’ sorusuna iyi cevaplar oluşturmamız lazım. Öğrenci mi, personel mi, market mi, otogar mı? İşletmecinin temel talebi haksız rekabet önlensin olmuştur. Plaka tahdidi için iyi bir hazırlık ile siyasi otoritenin karşısına çıkılmalıdır. Tahdidin rekabet kurallarını oluşturması da beklenmektedir” ifadelerini kullandı.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü de destekliyor
Plaka tahdidi konusunda sektöre destek verdiklerini açıklayan İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Şerafettin Turan; “İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü olarak yaklaşık 5 bin kurumla, 120 bin öğretmen ile 3 milyona yakın öğrencimiz ile hizmet üretmeye çalışıyoruz. Her gün yaklaşık 3 milyon öğrencimiz evlerinden güvenli bir şekilde alınıp okullara getiriliyor, akşam tekrar sağlıklı ve güvenli bir şekilde ailelerine teslim ediliyor. Bu bizim için çok önemli. Öğrencilerimizi sağ salim anne ve babalarına ulaştırmamız sizlerin elinde.
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Plaka tahdidi bütün servisleri ilgilendiren bir konu ama biz okul servisleri konusunda, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü yöneticileri olarak, öğrencilerimizin güvenliğini sağlayan ve servislerimizin standartlarını yükselten ayrıca Milli Eğitim Müdürlüğü’nün denetim anlamında işin içerisinde olduğu bütün tekliflere açığız ve o noktada destekliyoruz” dedi.
“Plaka tahdidi kanuni hakkımızdır”
Plaka tahdidinin sektörün kanuni hakkı olduğunu savunan Ulaş-İş Sendikası Başkanı Abdurrahim Barın, “Biz bir hukuk devletinde yaşıyoruz, laf uçar belge kalır. 2009 yılından bu yana konuları belgelendirdik. Bunlardan bir tanesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bilirkişi raporudur, bilirkişi raporu, ‘Bu yasa uygulanmalı’ diyor. İkincisi, Danıştay Sekizinci Daire’nin kararı var, ‘Yasa uygulanmalı’ diyor. Üçüncüsü, Ankara’daki uygulamalarla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’nın yazısı var, ‘Yasa uygulanmalı’ diyor. Bunlara alt alta koyduğunuz zaman plaka tahdidine neden karşı çıkılıyor! Biz kavga insanı değiliz, Yunus Emre’nin insanlarıyız. Konu siyasi bir karar haline gelmiştir, çözüm oradadır. İstanbul’da şu an aynı kanuna tabi 56 bin servisçi var. Kanunu, taksi, dolmuş ve minibüste uyguluyorsunuz; aynı kanuna tabi servise gelince uygulamıyorsunuz. Bu adalet değildir! Çözüm, birlik olmaktır. Birlik olmak, kaderden başka her şeyi değiştirir. Bizler beş kurum olarak bu işe evet diyorsak, bu işin siyasi sonucu da, ‘Bu işe olur’ demektir diyorum” şeklinde konuştu.
“Sektör demokratik yollardan hakkını arıyor”
Sektörün demokratik yollardan hakkını aradığı söyleyen İSDER Başkanı Murat Erdoğan; “Bu sektörde emeği olan insanlar birlik oldular, hepsi buradalar, hepsine ayrıca teşekkür ediyorum. Bence sektörün en büyük kazancı beş kurumun bir araya gelmesidir. Bu sektörün geleceği için de iyidir. Sayın Mustafa Erol’un bahsettiği, o sekiz aylık komisyonda biz de vardık. ‘Plaka tahdidi olmazsa bunlar olmaz’ diye her toplantıda şerhimizi koymuştuk. Oradaki tavrımız da belliydi. Otobüs A.Ş. gibi bir modeli biz kabul etmiyoruz. Şu an trafikte bırakın 50 bin servis aracını, 5 bin servis aracının eylem yaptığını trafiği yavaşlattığını veya servise çıkmayabileceğini de bir düşünün! Bu da bizim demokratik hakkımızdır” diye konuştu.