Yeni bir dönem geliyor. Ulaştırmada engelli vatandaşlarımız daha çok dikkate alınmak zorunda. Bir arkadaşıma “Engelli gördüğüm zaman almıyorum abi, onunla mı uğraşacağım iki saat bindir, indir!” diyen taksici kardeşimi anıyorum sevgiyle. Ama artık almak zorunda olacaksın kardeşim. Aracın da onu almaya uygun olacak.
Vapura, otobüse, minibüse, metroya, deniz otobüsüne, füniküler sisteme hangi toplu taşıma aracına binecek olursa olsun engellilerimiz sıkıntı yaşamayacak. Bunu yapmayan hizmet veremeyecek. Aracı buna uygun olmayanlar araç muayenesinden geçemeyecek.
Çağımız öyle bir değişim çağı ki, değişmeyen tek şey değişimin kendisi. Artık sağlanacak standartlara uymayanlar silinecek. Ağzımızda sigara, suratımızda iki karış sakalla hizmet veremeyeceğiz mesela. Halkın emniyetini hiçe sayan hareketler yapamayacağız... “Herkese” hizmet sunacağız. Standartları belirlenmiş ve geliştirilebilir – sürdürülebilir hizmetler olacak bunlar...
Gerek sağlık sorunlarından gerekse başka sebeplerden hareket kabiliyetinde sıkıntılar yaşayan insanlarımız da artık evde oturmayacak, hayatla buluşacak. Ana arterlerde metro, metrobüs, 18m, 12m ve 9m otobüslerin yaratacağı hareketliliği ara arterlerde de minibüs, taksi sağlayacak. Herkes tüm bu araçlara kolaylıkla binip inebilecek.
Engellilerin hayata katılımı ilave katma değer de yaratacak. Artık engelli de büfeden tost alacak, vapura binerken gazete okumak isteyecek, otobüste minibüste kendisine ayrılmış yere otururken, bir yandan da köşedeki kahveciden aldığı kahvesini yudumlayacak.
Yani kısacası yeni dönem hem sorumluluk hem de hayat alanlarımızı geliştirecek, büyütecek. Büyümeyi, gelişmeyi engellemek zor, büyümeye ve gelişime uyum sağlarsak hep birlikte yüceleceğiz.
Cumhuriyetin 100. yılında her alanda dünyadan eksiği kalmayacak bir ülke hedeflerken, tüm vatandaşlarına aynı imkânları sunan bir ülke olmamız zorunlu...
Haydi, hep beraber...
Uluğ Aktunç