İETT Genel Müdürü Sayın Hayri Baraçlı, Genel Müdür Yardımcıları ve daire başkanları ile Avrupa yakasının üç tane şirketinin yöneticilerini bir araya getiren toplantıda Sayın Baraçlı halk otobüsü esnafının selameti için yapılması gerekenleri izah etmiş ve en önemli başlık olarak önümüze kurumlaşma olgusunu koymuştur. Neden kurumsallaşmamız gerektiğini de;
1- Günümüzde global ekonomide artık esnaf sınıfının yok olmaya mahkum olduğunu, tüccar zihniyetine geçememiş, birleşerek sermaye şirketi olamamış esnaf gruplarının birer birer yok olmasının örneklerinin de çokça yaşandığı gerçeği
2- Kurumsallaşarak, araç alımından başlayarak akaryakıt, yedek parça lastik ve benzeri her türlü girdi kalemlerimizde çok büyük tasarruflar sağlayacağımız gerçekleriyle açıklamıştır. Sayın Genel Müdürümüzün bu tespitleri çok yerinde tespitler olmakla beraber Halk Otobüsçü gözünden bakınca bazı çekincelerimizde yok değil. Öncelikle mevcut şirketlerimizin sermaye şirketine dönüştürülmesi yani araç mülkiyetlerinin şirkete devredilmesi, araç sahipliği mefhumunun kaldırılarak şirket ortaklığının esnafımıza kabul ettirilmesi çok mümkün değildir.
Bir an için bu bilincin oluşturulabildiğini ve esnafın bu fikre razı edildiğini düşünelim esnaf, yılların birikimi, çoluk çocuğunun ekmek teknesi ve aynı zamanda istikbali olan bu aracını kime ve neye güvenerek devredecektir. Mevcut şirketlerimiz, mevcut ana sözleşmeleri ile ve yürürlükte olan kanunlara uygun olarak yaptığı genel kurullarda ve yönetim kurulu seçimlerinde kendisini çok iyi şekilde temsil edecek yönetimler oluşturamamışlardır. Kanunların da cevaz verdiği vekâlet sistemi devreye girmiş, yılda bir- iki yılda bir yapılan genel kurullara, esnaf bizzat katılmamış, vekâlet vererek oyunu başkalarına kullandırmış, bir miktar vekâleti elinde bulunduranlar, pek ehil olmasalar bile şirketlere yönetici olmuşlardır.
Burada çoğu yönetici arkadaşımın bana kızacağını biliyorum fakat zaten ben de kendimi ayırmadım ki. İnkâr edilemez ki İstanbul’daki Halk Otobüsü camiasının bugün içinde olduğu sıkıntılı durumun başlıca müsebbibi koltuk sevdası saikı ile hareket eden temsil ettiği camianın hak ve menfaatlerini ikinci planda tutan yöneticilerdir. Esnafa bu güne kadar çok fayda sağlamamış yönetimleri göz önüne alırsak, aracını şirket adına devretmekte çok istekli davranmasını beklemek safdillik olur.
Peki, kurumsallaşmak için sermaye şirketi olmak şart mıdır? Kurumsal bir kimlik olarak önümüze konulan ve örnek almamız istenen İstanbul Otobüs A.Ş. ye bakalım. Burada da araçların şirket adına değil bireysel taşımacılar adına kayıtlı olduğunu görmüyor muyuz? Aradaki fark nedir? Neden bizler başarısız iken onlar başarılı görünüyor?
Bence aramızdaki fark Halk otobüsü olarak bizlerin İETT ye bağlı çalışmamız. Otobüs A.Ş.nin ise kısa yoldan çark ederek kendisini İETT den ayırıp direk olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlanmasıdır. Bu sayede esnafının hak ve hukukunu İETT üzerinden dolaylı olarak değil, UKOME de etkin bir şekilde temsil edilmesine imkân tanıyacak şekilde İBB’e bağlanmış, temsil ettiği esnaf grubunun mağduriyetlerini giderme hususunda attığı olumlu adımlar sayesinde de esnafının güvenini kazanmıştır. Öyle ki açtığı ihalelerde listeye verimsiz hatlar koysa bile kötü hatların çok kısa sürede düzeltileceği algısı oluşmuş ve bütün ihaleleri başarı ile sonuçlandırmıştır. Esnafının bu güveni sayesinde çok kısa sürede garajlara ve akaryakıt istasyonlarına sahip olması çok ta zor bir ihtimal değildir.
Halk otobüsü cenahında ise mevcut şirketlerimiz sağanak şekilde gelen UKOME kararları ile yıllardır hizmet verdikleri hatlarda araç sayılarının şişirilmesi, taraflı düzenlenmiş orer tarifeleri, basit güzergâh talepleri ile İETT ye gittiklerinde kusura bakmayın UKOME’yi aşamayız cevabı ile karşılaşmış. Mavi kart, aktarma, ücret tarifesi gibi sorunları çözemeyen şirketlerin, esnaf gözünde itibarı düşmüş yöneticilerinin koltuk hırsını gidermekten başka hiçbir işe yaramayan, ağır hantal bir kurum durumuna düşmüşlerdir. Ayrıca UKOME bireyselliğin önünü açarak şirketlerimizin elini iyice güçsüzleştirmiştir.
Bu durumda kurumsallaşma yönünde bir adım atmamız bekleniyorsa öncelikle esnafın basit sorunları mesela orer, güzergâh, haksız rapor gibi sorunları hiçbir dirençle karşılaşmadan çözüme kavuşturulmalı, mevcut şirketler, esnaf gözündeki işe yaramaz görüntüsünden acilen kurtarılmalıdır.
Ayrıca şirketlerin esnaf üzerindeki etkinliğini arttırmak, esnafın şirketlere olan bağımlılığını arttırmak ve kurumsallaşma yolunda şirketlerin vazgeçilmez unsurlar haline getirilmesi gerekir. Sonuç olarak kurumsallaşma derken aklımıza önce sermaye şirketi olmak gelmemeli, mevcut şirketleri esnaf üzerindeki etkinliğinin arttırılmasından başlayarak bir zaman sonra belki İETT den bile ayrılmayı düşünebilecek otonomi kazanmasını sağlayacak çalışmalar yapılmalıdır.
Toplantıda Sayın Genel Müdürümüz kurumsallaşmamız için ikinci büyük neden olarak, gider kalemlerimizde yapabileceğimiz tasarrufları, İETT’nin yeni araç alım modelini örnek vererek detayları ile anlattı.
Sayın Genel Müdürümüze katılmamak mümkün değil, fakat mevcut gelirlerimizle ne kadar tasarrufa gidersek gidelim iki yakamızın bir araya gelmesi mümkün değildir. Adı 1,95 TL. olan fakat gerçekte, hâsılatımızı taşıdığımız yolcu sayısına oranladığımızda karşımıza çıkan 1,30 TL’lik bir tarife ile dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanırken, istediğimiz kadar tasarruf yapalım bir fayda sağlamaz. Unutulmamalıdır ki kurumsallaşmanın da bir maliyeti vardır.
Örneğin çalışan sayısının bin kişiye ulaştığı bir şirkette sendikalaşma mecburiyeti neticesinde artacak maliyetler, büyümenin getirdiği yönetim giderleri, bireyselken idare ettiğimiz yedek parça lastik v.s. den artacak maliyetler de vardır. Dolayısı ile kurumsallaşma neticesinde giderlerimizde tapacağımız tasarruf sanıldığı kadar büyük olmayabilir. Bu sebeple Halk otobüsü işletmeciliğinin sürdürülebilir.
olabilmesi için ilk emirde ” kurumsallaş giderlerinde tasarruf sağla” yaklaşımı çok mantıklı değildir. Acilen gelir arttırıcı çalışmalara gereksinim vardır. En başta 2006 yılında 90 kuruşa A protokol imzalayıp da 7 yıl geçtiği halde halen 77,50 kuruş taşıdığımız Mavi Akbil kontör bedeli ve 5 geçişe kadar hak sağlayan aktarma sisteminde iyileştirmeler yaparak, ücretsiz taşıdığımız sosyal kartların yolculuk bedellerinin tarafımıza ödenmesinden başlanabilir kanaatindeyim.
Değerli esnafımıza kazasız belasız hayırlı işler dilerim.
Mehmet Lütfi OKTAY