“Turistleri otobandan mı alacağım?”

“Turistleri otobandan mı alacağım?”

Hanedan Tur'un sahibi Halil Sezer havaalanı girişleri,personel eğitimsizliği ve yaşadıkları korsan muamelesi ile ilgili sorunlardan bahsetti.

 

“Her yere izin var havaalanına yok”

Havaalanı ve otogara girişlerinde sıkıntılarının büyük olduğunu ifade eden Hanedan Tur’un sahibi Halil Sezer mücavir alan içerisinde kendisine her yere personel taşıma belgesi verildiğini fakat havaalanına neden sokulmadıkları serzenişinde bulunarak “20 yıldır çalıştığımız fabrika bazen diyor ki Almanya’dan misafirim geldi alır mısın e bizde ücret talep etmeden sürekli çalıştığımız için ikram yapmak istiyoruz, gel gör ki giremiyoruz. Havaalanına uluslararası transfer yapanları alıyorlar, bu taşımacılığı yaparken de uzun yola gider gibi D2 belgesi istiyorlar. Belediye bize şehir içi turizm belgesi veriyor bununla turist taşıyabiliyoruz özel işlere de gidebiliyoruz fakat sadece havaalanlarına girmemiz yasak, misafir almaya giderken belgemiz yetersiz oluyor alamıyoruz” dedi. UKOME’den kendilerine sehir içi turizm belgesi verildikten sonra bu belge ile havaalanına girmelerinin sıkıntılı olabileceği konusunda uyardı aldıklarını ifade etti.

Otogara girmekte sıkıntı yaşamadıklarını belli zaman aralığında giriş çıkış yaptıklarını belirten Sezer, servis aracının otogara girip çıkmasında bir mahsur yok dedi.

“Turistleri otobandan mı alacağım?”

Şehir içi turizm belgesinde turist taşımacılığı yazdığı halde araçlarını havaalanına almayan yetkililere seslenen Halil Sezer ” Turisti otobandan veya alan dışından mı alacağım. Turist uçakla gemi ile çok büyük ve uzun süreli ise çok nadiren otobüsle gelir. Gemiye yani Galataport’a Tophane’ye, Kapalıçarşı’ya sokuyorsun neredeyse her yere giriyorum ama ne Atatürk ne de Sabiha Gökçen’e sokmuyorsun, böyle bir saçmalık olabilir mi? Beni denetleyen, yol kağıdımı veren belediye madem faydası yok devreden çıksın ” dedi.

AİLEMİZ İLE ŞEHİR DIŞINA GİDERKEN KORSAN MUAMELESİ GÖRÜYORUZ

“Polislerin insafına göre çoluk çocukla yola çıkıyoruz”

İstanbul dışına çıkacak araçlarda belgelerin grubu hususi ve ticari diye ayrılmış olduğundan D2 belgesi olmayanın il dışına çıkma yasağı olduğunu belirten Sezer; ”Araçta çocuğunuz olsa dahi polisin insiyatifine kalmış bir şekilde korsan muamelesi görüyoruz, bazı polislerde aracı bağlıyor yönetmelikte eksiklik var. İstenirse 1 saatte halledilecek bir şey bu ama uğraşmıyorlar, gecenin saat 2’sinde bana telefon gelse şehir dışından acil gel annen baban ölüm döşeğinde diye, e servis aracı ile gidemiyorum kendi öz aracımda yok ne yapacağım ben?

Ailemle kendi aracımla Anadolu’ya gidemiyorum, İstanbul’dan bayram ziyareti için çoluk çocuk Ankara’ya giderken korsana giriyorum ben. Bu daha başka bir sıkıntı maalesef, bu nasıl bir özgürlük ve demokrasi anlayışıdır. Bayram üzeri araç boş kalmasın diye veya tatilden dönerken tarifeli kaçak iş yapanların önüne geçildi bu doğru, ama ailemle kendi aracımı kullanmama izin ver. 8 kişilik Vito alıyorum hususi yazdırıp gidebiliyorum, büyük servis aracı ile neden gidemiyorum? ” diyerek uygulanan prosedürlerin katılığından yakındı.

halil-manset.jpg

“Belgelerimize rağmen araçlarımızı bağlıyorlar”

İstanbul servisçilerinin korsan muamelesi ile araç bağlama mağduriyeti ile boğuştuğunu anlatan Halil Sezer, başka bir ticari araç arıza yaptığı zaman taşımayı kendisi yaptığı takdirde polis çevirdiğinde isim listesi isteyerek korsan damgası yediklerini, sadece ticari olarak usulsüzlük cezası verilmesi gerektiğini savundu. Sezer” Belediye yol belgesi eksikliğinin cezasını 150 lira olarak belirlemiş, bugün bakkal fiş kesmeyince 60 gün kapatma verilmiyor sonuçta. Korsan olmam için benim minibüs gibi dolmuş yapmam gerekiyor, hususi araç olmam ve en önemlisi para alışverişi yaparken suçüstü yapması şart, e ben resmi iş yapıyorum vergimi ödüyorum gayri ticari iş yapmıyorum. Aracımın korsan damgası yemesi çok ağır oluyor, daha önceden böyle bir uygulama söz konusu değildi. Korsan taksiler için çıkan bu kanun dönüp dolaşıp nasıl olduysa bize vurdu, ticari taşımacılığın korsan olması çok saçma” dedi.

Araç bağlamanın büyük bir işkence olduğunun altını çizen Hanedan Tur’un sahibi Halil Sezer ”Korsanın 2.500 TL cezası var 6 bin TL’den inen hali olarak, üzerine aracımı 60 gün bağlıyor bu süre içinde her araçtan 100 lira yevmiyem kesildiği vakit 6000 bin üzerine 2500 ceza etti 8500 lira, yedi eminde 1 hafta kalıyor park parası da ödenecek etti sana 10 bin lira. Ben bu işi nasıl yapayım aracın değeri zaten 30 bin lira 3’te 1’i gitti” diyerek esnafın mağduriyetini bildirdi.

 

“Korsanı önleyeyim derken bize çattılar”

Korsan taşımacılık yapanların sayısının çok az daha doğrusu taksi anlamında çok fazla olduğunu söyleyen Sezer okuldan 6-7 tek halinde emeklilerin konu komşunun çocuklarını alıp servis işi yaptığını, bunun önüne geçilerek güzel bir iş başarıldığını fakat firmalara bu yasanın nasıl tabi olduğunu kendilerinin de anlayamadığını belirtti. Kanun çıkartanlar bu işi bilmediklerini korsan ayrımı yapamadıklarını, bugün Türkiye’de taksiciden bile en doğru şekilde vergisini tahakkuk ettiren kesimin taşımacılar olduğunu savundu.

Halil Sezer ”Turizmciler ile iş yaparsın 10 araçtan 8’inin parasını alırsın ikisi kaçak olur ama fabrika ve firmalara çalıştığınız zaman her şey resmiyete dökülüyor. Biri korsanları önlemek için kuyuya taş attı çıkar şimdi çıkarabilirsen taşı atanda bilmiyor ortada yok, hususi ve gayri ticari olarak yapılan taşımalar korsandır diye izah edilmeliydi. İşte burada derneklerin zayıflığı ortaya çıkıyor yaptırım güçleri çok zayıf, normalde bu sorun için heyet yapılırdı komisyon kurulurdu gereken mercilerden randevu alınırdı ve anlatılırdı, anlatılarak her şey çözülür. Nasıl ki engelliler yasası çıktığında birlik olup önüne geçildiyse bu konuda birlik olunması menfaatimize olur” dedi.

halil-2.jpg

TURİZMCİLER OKUL TAŞIYANLARI YAZIN ARIYOR

“İş ahlakı yok”

Okul taşıtlarının turizmde kullanılması gerektiğini düşünen Sezer bu meseleye kısmen katıldığını belirterek sözlerine devam etti “Yazın turizm taşımacılarının kapasiteleri yeterliyse lafım yok ama zaten turizm firmaları bizim gibi esnaflara telefon açıyor elinde araç var mı diye. Yazın işi bitince o firmalara gidip hizmet edenlerde var, misal A firmasından personel taşımacısı geliyor ‘ Halil abi ben geldim’ diyor bazen belge alarak, gece gündüz şehir turları yapmaya adam alıyorlar. Eskiden özmalın 3 tane varsa 9 belge alabiliyordun ama şimdi 1’e 1 oldu. Haksızlık olan tarafta okul aracı yazın turizm araçlarına göre fiyat kırıyor, burada esnafın ticari ahlakı devreye giriyor ve ahlaksız oluyorlar genelde.

 Ucuz taşımaların taşıtan firmanın işine geldiğini kaydeden Sezer; “Sezonda 10 liraya taşıttığı yeri 6 liraya taşıtmayı kim istemez ki? Ne kadarda olsa ticari ahlaksızlıktır bu demek ki bu işlerde kendimizi yetiştirememişiz, iş ahlakımız yok kalitesiz görünüyoruz dışarıdan bakınca. Firma açmaya kıstas getirilmeli, öyle iki sandalye bir masa alana şirket açtırılmamalı kalite açısından, taşıtıp adamlara paralarını ödemiyor bu tür insanlar” dedi.

“Kültür seviyemiz düşük, eğitim şart”

Yaptıkları işin kolay olmadığını, bu curcuna içinde can güvenliğini gözeterek insanları sağa sola götürdüklerini vurgulayan Halil Sezer “Kaliteli ve işi bilen olmamız gerek ülke olarak kültür seviyemiz çok düşük, bugün Avrupalı senede beş kitap okuyorsa biz beş sayfa okumuyoruz. Bu mesleğe biletçilikten gelmeyim ben, gazetenin en arka sayfasındaki spordan başlardım ben okumaya rahmetli babam bana ‘Önce gazeteyi önden açta memlekette neler oluyor bir bak’ derdi. Eğitim şart bize, birbirimizin işine saygılı olmamız gerekiyor saygı ve sevginin olmadığı yerde birbirimizin işine saldırıyoruz. Kaliteli olursan sözün dinlenir, kredin her yerde geçer ve en önemlisi duayen olursun” diyerek eğitimin öneminden bahsetti.

“Turiste lavaboyu tarif edemeyen şoförler var”

Turizm taşıması yapan şoförün derdini anlatacak kadar İngilizce bilmesinin şart olduğunu, turist rehber olmadığı zaman lavaboyu bile tarif edemeyecek şoförler olduğu için yetiştirilmiş elemanların işin kalitesini arttıracağını düşünen Sezer; “ Bugün emekli olan çoğunluk servise çıkıyor başlıyor öğrenci taşımacılığına, sen öğrenci psikolojisini anlar mısın? Pedagoglar eşliğinde çocuklara nasıl davranılır eğitimi aldık biz ve buna göre yaklaşımlarda bulunuyoruz öğrencilere. İSTAB ve İSAROD’un bu tür eğitimleri zorunlu tutması gerek, bu işi yapıyorsan bu eğitimi tamamlayacaksın. Rehber olmazsa kendi bile kaybolacak şoförler var bunlar turist taşıyor maalesef. Siz burada ülkenin imajını temsil ediyorsunuz turizmciler olarak, adamlar ülkelerine dönerken o şoförlerle tanıtacak memleketi. Biz okul işine girmiyoruz kaliteli şoför bulamadığımız için, 30 öğrenci servisi almaya kalksam o kadar eğitimli şoför bulamam, yok çünkü. TÜRSAB ve TTDER gibi kurumlar zorunlu olarak turizmin az olduğu zamanlarda şoförlere günlük ihtiyaçları tarif edecek kadar İngilizce kursu açmalı “ önerisinde bulundu.

Personel servisinde de aynı durumun geçerli olması gerektiğini paylaşan Halil Sezer “Adam evinden eşiyle kavgalı çıkmış suratı asık. Sen ne olursa olsun personel şoförü olarak ‘Günaydın efendim’ gibi tepkiler vermelisin. Nasıl ki ünlüler ana babası vefat ettiğinde bile halka verilmiş sözleri bulunduğu için gülümseyerek işini yapıyorsa sende yapacaksın, sakal tıraşsız dağınık salaş olmayacaksın” dedi.

GİDERKEN ARKAMIZDA BİRŞEYLER BIRAKMAMIZ LAZIM

“Sorunların çözülmesi için her şeye varım”

Kökten değişiklik yapamıyorlar yapmaları için genç kadrolar lazım, TÜRSAB gibi kurumlar kurdurmuyorlar genç kadroları çünkü imkanlar ellerinden gidecek. Beni TTDER yönetimine aldılar, gidip Sümer Başkan’a dedim ki “Bir heyet veya komisyon kuralım, komisyona beni de alın ağır işler ver bana Ankara’ya gönder masrafları bile ben karşılayacağım gidelim uğraşalım, mücadele edelim ve eser bırakalım”. 65 yaşıma geldim ben 10 sene daha yaparım bu işi ama giderken bir şeyler bırakalım, görüşü ne olursa olsun beni ilgilendirmez en yüksek makama kadar giderim yeter ki herkes faydalansın. Ne hikmetse dernek başkanları koltuğa yapışıyor, madem yapıştın değerlendir ilgilen yönlendir beni tecrübelerinden yararlandır.   

“Dernekleri markalar ayakta tutuyor”

İSTAB’ın kurumların kurduğu birlik, İSAROD’un ise okul ve personel benzeri ufak işleri yapan esnaf topluluğu olarak adlandırılabileceğini,  TTDER’in çok güçlü olduğunu söyleyen Hanedan Tur patronu Halil Sezer “Diğer dernek ve kurumların yaptığı benzin yan sanayi gibi kampanyaları da başarıyor, üyeler buralardan alışveriş yapınca belli bir yüzde derneklere gidiyor sonuç olarak kurum birliği yaşatılıyor, bu kongre bana gösterdi ki gittikçe gençleşiyoruz ortalama yaş 55’den 45’e geriledi çünkü. Başımızda büyüğümüz olmalı, sıkışınca Sümer Baba biz bunu yapıyoruz ama sıkıntımız yanlışımız var mı demek için” dedi. 

Turizmcilerin Yenikapı’daki otoparkı alarak büyük başarı elde ettiğini ve Mercedes’in de araçlarını çekerek destek olduğunu belirten Sezer, TOF Başkanı Mustafa Yıldırım’ın da bahsettiği gibi Cağaloğlu’na turizm araçlarının girmesiyle ilgili Ayasofya civarında bir alan düşünüldüğünü, Taksim bölgesinde kendilerine yetecek kadar bir alan bulmaya çalışacağını söyledi.

“Araçlar renklere ayrılsın”

Öğrenci taşımacılığı yapılacaksa araçlar ayrılsın rengi ayrı olsun diye ilginç bir öneri sunan Halil Sezer örnek vererek ”Sarı taksi şehir içi, bordo renk Beylikdüzü Büyükçekmece tarafı buraya müşterisini getiriyor geri dönerken boş gidiyor, havaalanı taksisi de koyu sarı renkte mesela bunun gibi ayrım yapılmalı” dedi.

Umut Çelik / tasimacilar.com

 

halil-1.jpg

 

 

 

 

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.